Elementler, Atomlar ve Yaşamın Temeli: Revizyonlar arasındaki fark
TİKİPedi sitesinden
More actions
"Hayatın Elementer Temelleri: Atomların Seçimi ve Tertibine Dair Bilimsel ve Kavramsal Bir Analiz = Giriş = Periyodik tabloda bilinen 118 elementin varlığına rağmen, yeryüzündeki bilinen tüm biyolojik yaşam formlarının, bu elementlerin oldukça küçük ve spesifik bir alt kümesinden inşa edilmiş olması dikkat çekici bir olgudur. Canlı organizmaların kütlesinin yaklaşık %98'i, yalnızca altı elementin birleşiminden meydana gelm..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu |
TikipediBot (mesaj | katkılar) k Biyoloji kategorisi eklendi. |
||
| (Bir diğer kullanıcıdan 7 ara revizyon gösterilmiyor) | |||
| 1. satır: | 1. satır: | ||
Hayatın Elementer Temelleri: Atomların Seçimi ve Tertibine Dair Bilimsel ve Kavramsal Bir Analiz | = Hayatın Elementer Temelleri: Atomların Seçimi ve Tertibine Dair Bilimsel ve Kavramsal Bir Analiz = | ||
= Giriş = | == Giriş == | ||
Periyodik tabloda bilinen 118 elementin varlığına rağmen, yeryüzündeki bilinen tüm biyolojik yaşam formlarının, bu elementlerin oldukça küçük ve spesifik bir alt kümesinden inşa edilmiş olması dikkat çekici bir olgudur. Canlı organizmaların kütlesinin yaklaşık %98'i, yalnızca altı elementin birleşiminden meydana gelmektedir: Karbon (C), Hidrojen (H), Oksijen (O), Azot (N), Fosfor (P) ve Kükürt (S).1 Bu elementler, genellikle CHONPS kısaltmasıyla anılır ve hayatın temel moleküler yapı taşlarını oluştururlar.3 | Periyodik tabloda bilinen 118 elementin varlığına rağmen, yeryüzündeki bilinen tüm biyolojik yaşam formlarının, bu elementlerin oldukça küçük ve spesifik bir alt kümesinden inşa edilmiş olması dikkat çekici bir olgudur. Canlı organizmaların kütlesinin yaklaşık %98'i, yalnızca altı elementin birleşiminden meydana gelmektedir: Karbon (C), Hidrojen (H), Oksijen (O), Azot (N), Fosfor (P) ve Kükürt (S).1 Bu elementler, genellikle CHONPS kısaltmasıyla anılır ve hayatın temel moleküler yapı taşlarını oluştururlar.3 | ||
| 7. satır: | 7. satır: | ||
Bu raporun iki amacı vardır. İlk olarak, söz konusu temel elementlerin kozmik kökenlerini ve onları karmaşık biyolojik sistemlerin inşası için istisnai derecede uygun kılan benzersiz fizikokimyasal özelliklerini, güncel bilimsel veriler ışığında detaylı bir şekilde açıklamaktır. İkinci olarak, bu elementlerin seçimi ve tertibinde gözlemlenen hassas düzenin, girift nizamın ve bütünde ortaya çıkan yeni özelliklerin işaret ettiği derin kavramsal sonuçları, belirli bir dil ve felsefe disiplini çerçevesinde analiz etmektir. Bu analiz, olguları sadece betimlemekle kalmayıp, bu olguların ardındaki düzenin ve hassas ayarların tefekkür edilmesine bir zemin hazırlamayı hedeflemektedir. | Bu raporun iki amacı vardır. İlk olarak, söz konusu temel elementlerin kozmik kökenlerini ve onları karmaşık biyolojik sistemlerin inşası için istisnai derecede uygun kılan benzersiz fizikokimyasal özelliklerini, güncel bilimsel veriler ışığında detaylı bir şekilde açıklamaktır. İkinci olarak, bu elementlerin seçimi ve tertibinde gözlemlenen hassas düzenin, girift nizamın ve bütünde ortaya çıkan yeni özelliklerin işaret ettiği derin kavramsal sonuçları, belirli bir dil ve felsefe disiplini çerçevesinde analiz etmektir. Bu analiz, olguları sadece betimlemekle kalmayıp, bu olguların ardındaki düzenin ve hassas ayarların tefekkür edilmesine bir zemin hazırlamayı hedeflemektedir. | ||
Bilimsel Açıklama ve Güncel Bulgular | == Bilimsel Açıklama ve Güncel Bulgular == | ||
Temel Kavramlar ve İşleyiş | === Temel Kavramlar ve İşleyiş === | ||
Hayatın Yapıtaşları: CHONPS Elementleri ve Biyomoleküller | ==== Hayatın Yapıtaşları: CHONPS Elementleri ve Biyomoleküller ==== | ||
Canlılık, moleküler düzeyde dört ana sınıfa ayrılan makromoleküllerin karmaşık etkileşimleri üzerine kuruludur: karbonhidratlar, lipitler, proteinler ve nükleik asitler.4 Bu moleküllerin tamamının temel iskeleti, CHONPS olarak bilinen altı elementten tertip edilmiştir.6 Her bir element, bu moleküler mimaride vazgeçilmez ve özel bir rol üstlenir. Karbon, organik kimyanın belkemiği olarak karmaşık ve çeşitli moleküler iskeletlerin oluşturulmasını mümkün kılar. Hidrojen ve oksijen, öncelikli olarak suyun bileşenleri olmalarının yanı sıra, hemen hemen tüm organik moleküllerin yapısında yer alarak enerji transferi ve yapısal bütünlükte kilit roller oynarlar. Azot, proteinlerin yapıtaşı olan amino asitlerin ve genetik bilginin taşıyıcısı olan nükleik asitlerin (DNA ve RNA) temel bir bileşenidir. Fosfor, hücrenin enerji para birimi olan adenozin trifosfatın (ATP) ve nükleik asit omurgasının vazgeçilmez bir parçasıdır. Kükürt ise, bazı amino asitlerin (metiyonin ve sistein gibi) yapısına katılarak proteinlerin üç boyutlu yapılarının stabilize edilmesinde görev alır.2 | Canlılık, moleküler düzeyde dört ana sınıfa ayrılan makromoleküllerin karmaşık etkileşimleri üzerine kuruludur: karbonhidratlar, lipitler, proteinler ve nükleik asitler.4 Bu moleküllerin tamamının temel iskeleti, CHONPS olarak bilinen altı elementten tertip edilmiştir.6 Her bir element, bu moleküler mimaride vazgeçilmez ve özel bir rol üstlenir. Karbon, organik kimyanın belkemiği olarak karmaşık ve çeşitli moleküler iskeletlerin oluşturulmasını mümkün kılar. Hidrojen ve oksijen, öncelikli olarak suyun bileşenleri olmalarının yanı sıra, hemen hemen tüm organik moleküllerin yapısında yer alarak enerji transferi ve yapısal bütünlükte kilit roller oynarlar. Azot, proteinlerin yapıtaşı olan amino asitlerin ve genetik bilginin taşıyıcısı olan nükleik asitlerin (DNA ve RNA) temel bir bileşenidir. Fosfor, hücrenin enerji para birimi olan adenozin trifosfatın (ATP) ve nükleik asit omurgasının vazgeçilmez bir parçasıdır. Kükürt ise, bazı amino asitlerin (metiyonin ve sistein gibi) yapısına katılarak proteinlerin üç boyutlu yapılarının stabilize edilmesinde görev alır.2 | ||
== Elementlerin Kozmik Menşei: Yıldızlarda Nükleosentez == | ==== Elementlerin Kozmik Menşei: Yıldızlarda Nükleosentez ==== | ||
Evrenin başlangıcında, Büyük Patlama nükleosentezi olarak bilinen süreç neticesinde, neredeyse yalnızca en hafif elementler olan hidrojen ve helyum mevcut idi.3 Hayat için zorunlu olan karbon, oksijen ve diğer ağır elementler ise, daha sonraki kozmik süreçlerde, yıldızların yüksek sıcaklık ve basınca sahip çekirdeklerinde gerçekleşen nükleer füzyon reaksiyonları yoluyla sentezlenmiştir.11 Bu süreç, yıldız nükleosentezi olarak adlandırılır. | Evrenin başlangıcında, Büyük Patlama nükleosentezi olarak bilinen süreç neticesinde, neredeyse yalnızca en hafif elementler olan hidrojen ve helyum mevcut idi.3 Hayat için zorunlu olan karbon, oksijen ve diğer ağır elementler ise, daha sonraki kozmik süreçlerde, yıldızların yüksek sıcaklık ve basınca sahip çekirdeklerinde gerçekleşen nükleer füzyon reaksiyonları yoluyla sentezlenmiştir.11 Bu süreç, yıldız nükleosentezi olarak adlandırılır. | ||
| 21. satır: | 21. satır: | ||
Yıldızlarda hidrojenin helyuma dönüştürülmesi için iki ana yol işler. Güneş benzeri, daha düşük kütleli yıldızlarda baskın olan mekanizma Proton-Proton (PP) zincir reaksiyonudur. Daha büyük kütleli yıldızlarda ise Karbon-Azot-Oksijen (CNO) döngüsü daha önemli hale gelir.12 CNO döngüsünün varlığı, karbonun sadece bir ürün değil, aynı zamanda yıldızlardaki füzyon süreçlerinde bir katalizör olarak da görev yaptığını göstermesi açısından önemlidir. Bu yıldızlar, yaşam döngülerinin sonunda, sentezledikleri bu yeni ve ağır elementleri yıldız rüzgarları veya süpernova patlamaları gibi mekanizmalarla yıldızlararası ortama dağıtmışlardır. Bu süreç, söz konusu elementlerin yeni nesil yıldızların ve gezegen sistemlerinin oluşumunda hammadde olarak kullanılabilmesini mümkün kılmıştır.15 | Yıldızlarda hidrojenin helyuma dönüştürülmesi için iki ana yol işler. Güneş benzeri, daha düşük kütleli yıldızlarda baskın olan mekanizma Proton-Proton (PP) zincir reaksiyonudur. Daha büyük kütleli yıldızlarda ise Karbon-Azot-Oksijen (CNO) döngüsü daha önemli hale gelir.12 CNO döngüsünün varlığı, karbonun sadece bir ürün değil, aynı zamanda yıldızlardaki füzyon süreçlerinde bir katalizör olarak da görev yaptığını göstermesi açısından önemlidir. Bu yıldızlar, yaşam döngülerinin sonunda, sentezledikleri bu yeni ve ağır elementleri yıldız rüzgarları veya süpernova patlamaları gibi mekanizmalarla yıldızlararası ortama dağıtmışlardır. Bu süreç, söz konusu elementlerin yeni nesil yıldızların ve gezegen sistemlerinin oluşumunda hammadde olarak kullanılabilmesini mümkün kılmıştır.15 | ||
== Karbon: Organik Mimarinin Belkemiği == | ==== Karbon: Organik Mimarinin Belkemiği ==== | ||
Karbon atomunun, onu hayatın moleküler iskeleti için vazgeçilmez kılan bir dizi istisnai özelliği bulunmaktadır.16 Bu özellikler, karbonun kimyasal çok yönlülüğünün temelini oluşturur. | Karbon atomunun, onu hayatın moleküler iskeleti için vazgeçilmez kılan bir dizi istisnai özelliği bulunmaktadır.16 Bu özellikler, karbonun kimyasal çok yönlülüğünün temelini oluşturur. | ||
| 33. satır: | 33. satır: | ||
Orta Düzey Elektronegatiflik: Karbonun elektronegatifliği ne çok yüksek ne de çok düşüktür. Bu orta düzeydeki değer, elektronlarını tamamen kaybetmesini veya başka atomlardan koparmasını engeller. Bunun yerine, elektronlarını hidrojen, oksijen, azot gibi diğer birçok elementle kolayca paylaşarak kararlı kovalent bağlar kurması için ideal bir zemin oluşturur.20 | Orta Düzey Elektronegatiflik: Karbonun elektronegatifliği ne çok yüksek ne de çok düşüktür. Bu orta düzeydeki değer, elektronlarını tamamen kaybetmesini veya başka atomlardan koparmasını engeller. Bunun yerine, elektronlarını hidrojen, oksijen, azot gibi diğer birçok elementle kolayca paylaşarak kararlı kovalent bağlar kurması için ideal bir zemin oluşturur.20 | ||
== Su (H₂O): Hayat Sahnesinin Vazgeçilmez Zemini == | ==== Su (H₂O): Hayat Sahnesinin Vazgeçilmez Zemini ==== | ||
Su, basit kimyasal formülüne rağmen, onu hayat için vazgeçilmez kılan bir dizi anormal fiziksel ve kimyasal özelliğe sahip bir moleküldür.22 Bu özelliklerin tamamı, su molekülünün yapısından, yani oksijenin yüksek elektronegatifliği ve hidrojen atomlarıyla oluşturduğu 104.5 derecelik bağ açısının neden olduğu polariteden ve moleküller arasında kurulan hidrojen bağlarından kaynaklanır.24 | Su, basit kimyasal formülüne rağmen, onu hayat için vazgeçilmez kılan bir dizi anormal fiziksel ve kimyasal özelliğe sahip bir moleküldür.22 Bu özelliklerin tamamı, su molekülünün yapısından, yani oksijenin yüksek elektronegatifliği ve hidrojen atomlarıyla oluşturduğu 104.5 derecelik bağ açısının neden olduğu polariteden ve moleküller arasında kurulan hidrojen bağlarından kaynaklanır.24 | ||
| 41. satır: | 41. satır: | ||
Aşağıdaki tablo, suyun temel anormal özelliklerini, bu özelliklerin moleküler kökenlerini ve biyolojik sistemler için taşıdıkları önemi özetlemektedir. | Aşağıdaki tablo, suyun temel anormal özelliklerini, bu özelliklerin moleküler kökenlerini ve biyolojik sistemler için taşıdıkları önemi özetlemektedir. | ||
== Azot Döngüsü: Atmosferik Bolluğun Biyolojik Kullanılabilirliğe Dönüşümü == | ==== Azot Döngüsü: Atmosferik Bolluğun Biyolojik Kullanılabilirliğe Dönüşümü ==== | ||
Azot, atmosferin yaklaşık %78'ini oluşturmasına rağmen, bu formdaki azot gazı (N₂) molekülleri arasındaki son derece güçlü üçlü bağ nedeniyle kimyasal olarak inerttir ve çoğu canlı tarafından doğrudan kullanılamaz.31 Bu durum, hayat için temel bir elementin bolluğu ile biyolojik erişilebilirliği arasında bir çelişki sunar. Bu çelişki, azot döngüsü olarak bilinen karmaşık bir biyokimyasal süreçle çözülür. | Azot, atmosferin yaklaşık %78'ini oluşturmasına rağmen, bu formdaki azot gazı (N₂) molekülleri arasındaki son derece güçlü üçlü bağ nedeniyle kimyasal olarak inerttir ve çoğu canlı tarafından doğrudan kullanılamaz.31 Bu durum, hayat için temel bir elementin bolluğu ile biyolojik erişilebilirliği arasında bir çelişki sunar. Bu çelişki, azot döngüsü olarak bilinen karmaşık bir biyokimyasal süreçle çözülür. | ||
| 47. satır: | 47. satır: | ||
Döngünün en kritik adımı azot fiksasyonudur. Bu süreçte, atmosferdeki inert N₂, amonyak (NH₃) gibi biyolojik olarak kullanılabilir formlara dönüştürülür. Bu hayati dönüşüm, büyük ölçüde Rhizobium ve Azotobacter gibi özel mikroorganizmalar tarafından gerçekleştirilir.33 Bu bakteriler, N₂'nin güçlü üçlü bağını kırabilen nitrojenaz enzim kompleksine sahiptir. Fiksasyonun ardından, diğer mikroorganizmalar tarafından yürütülen nitrifikasyon (amonyakın nitratlara dönüştürülmesi), asimilasyon (bitkiler tarafından alınması), amonifikasyon (organik atıkların amonyağa parçalanması) ve denitrifikasyon (azotun tekrar atmosfere salınması) adımları ile azot, ekosistem içinde sürekli olarak dönüştürülür ve yeniden kullanılır.34 | Döngünün en kritik adımı azot fiksasyonudur. Bu süreçte, atmosferdeki inert N₂, amonyak (NH₃) gibi biyolojik olarak kullanılabilir formlara dönüştürülür. Bu hayati dönüşüm, büyük ölçüde Rhizobium ve Azotobacter gibi özel mikroorganizmalar tarafından gerçekleştirilir.33 Bu bakteriler, N₂'nin güçlü üçlü bağını kırabilen nitrojenaz enzim kompleksine sahiptir. Fiksasyonun ardından, diğer mikroorganizmalar tarafından yürütülen nitrifikasyon (amonyakın nitratlara dönüştürülmesi), asimilasyon (bitkiler tarafından alınması), amonifikasyon (organik atıkların amonyağa parçalanması) ve denitrifikasyon (azotun tekrar atmosfere salınması) adımları ile azot, ekosistem içinde sürekli olarak dönüştürülür ve yeniden kullanılır.34 | ||
== Güncel Araştırmalardan Bulgular == | === Güncel Araştırmalardan Bulgular === | ||
== Karbon Sentezindeki Hassas Ayar: Hoyle Rezonansı == | ==== Karbon Sentezindeki Hassas Ayar: Hoyle Rezonansı ==== | ||
Karbon-12 atomunun yıldızlarda sentezlenmesini sağlayan üçlü-alfa süreci, evrenin temel fiziksel sabitlerinin ne denli hassas bir şekilde ayarlandığına dair çarpıcı bir örnek sunar. Süreç, iki helyum-4 çekirdeğinin (alfa parçacığı) birleşerek son derece kararsız olan bir berilyum-8 çekirdeği oluşturmasıyla başlar. Bu berilyum-8 çekirdeği, saniyenin çok küçük bir kesri içinde (8.19×10−17 s) tekrar iki helyum çekirdeğine bozunur.36 Karbonun oluşabilmesi için, bu kısacık süre zarfında üçüncü bir helyum çekirdeğinin berilyum-8 ile çarpışması gerekir. | Karbon-12 atomunun yıldızlarda sentezlenmesini sağlayan üçlü-alfa süreci, evrenin temel fiziksel sabitlerinin ne denli hassas bir şekilde ayarlandığına dair çarpıcı bir örnek sunar. Süreç, iki helyum-4 çekirdeğinin (alfa parçacığı) birleşerek son derece kararsız olan bir berilyum-8 çekirdeği oluşturmasıyla başlar. Bu berilyum-8 çekirdeği, saniyenin çok küçük bir kesri içinde (8.19×10−17 s) tekrar iki helyum çekirdeğine bozunur.36 Karbonun oluşabilmesi için, bu kısacık süre zarfında üçüncü bir helyum çekirdeğinin berilyum-8 ile çarpışması gerekir. | ||
| 61. satır: | 61. satır: | ||
ab initio hesaplamalar, Hoyle durumunun varlığını ve özelliklerini doğrulamakta ve bu hassas ayarın evrenin temel parametreleri ile ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır.39 | ab initio hesaplamalar, Hoyle durumunun varlığını ve özelliklerini doğrulamakta ve bu hassas ayarın evrenin temel parametreleri ile ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır.39 | ||
Potansiyel Bir Alternatifin Değerlendirilmesi: Karbon ve Silisyumun Karşılaştırılması | ==== Potansiyel Bir Alternatifin Değerlendirilmesi: Karbon ve Silisyumun Karşılaştırılması ==== | ||
{| class="wikitable" | |||
Periyodik tabloda karbon ile aynı grupta yer alması ve dört değerlikli olması nedeniyle, silisyum (Si) elementi uzun süredir karbona alternatif bir yaşam temeli olarak tartışılmaktadır.43 Yerkabuğunda karbondan yaklaşık 925 kat daha bol bulunması, bu tartışmayı daha da ilginç kılmaktadır.43 Ancak, detaylı bir kimyasal ve fiziksel karşılaştırma yapıldığında, karbonun biyokimyasal bir temel olarak neden seçilmiş olduğuna dair güçlü kanıtlar ortaya çıkmaktadır. | ! Özellik !! Karbon (Carbon) !! Silisyum (Silicon) !! Kaynak | ||
|- | |||
| Bağ Enerjisi (X-X) || ~346 kJ/mol (güçlü, kararlı) || ~222 kJ/mol (zayıf, kararsız) || 45 | |||
|- | |||
| Sudaki Kararlılık || Kararlı zincirler oluşturur || Kararsız, zincirler (silanlar) suda parçalanır || 43 | |||
|- | |||
| Oksit Formu (XO₂) || Karbon Dioksit (CO₂) || Silisyum Dioksit (SiO₂) || 46 | |||
|- | |||
| Oksidin Fiziksel Hali (STP) || Gaz || Katı (Kuvars) || 46 | |||
|- | |||
| Kozmik Bolluk (Rölatif) || Yüksek || Orta (Karbon'dan ~10 kat az) || 43 | |||
|- | |||
| Yerkabuğu Bolluğu || ~%0.03 || ~%28 (Karbon'dan ~925 kat fazla) || 43 | |||
|}Periyodik tabloda karbon ile aynı grupta yer alması ve dört değerlikli olması nedeniyle, silisyum (Si) elementi uzun süredir karbona alternatif bir yaşam temeli olarak tartışılmaktadır.43 Yerkabuğunda karbondan yaklaşık 925 kat daha bol bulunması, bu tartışmayı daha da ilginç kılmaktadır.43 Ancak, detaylı bir kimyasal ve fiziksel karşılaştırma yapıldığında, karbonun biyokimyasal bir temel olarak neden seçilmiş olduğuna dair güçlü kanıtlar ortaya çıkmaktadır. | |||
Aşağıdaki tablo, karbon ve silisyumun temel özelliklerini ve bu özelliklerin yaşam için uygunluklarını karşılaştırmaktadır. | Aşağıdaki tablo, karbon ve silisyumun temel özelliklerini ve bu özelliklerin yaşam için uygunluklarını karşılaştırmaktadır. | ||
| 79. satır: | 92. satır: | ||
== Kavramsal Analiz == | == Kavramsal Analiz == | ||
Nizam, Gaye ve Sanat Analizi | === Nizam, Gaye ve Sanat Analizi === | ||
Sunulan bilimsel veriler, hayatın temelindeki elementer düzenlemelerin rastgele bir seçimin ötesinde, belirli bir sonucu mümkün kılmaya yönelik, son derece hassas ve birbiriyle ilişkili bir nizam sergilediğini göstermektedir. Bu durum, tek bir olgudan ziyade, birbiri ardına gelen ve her biri bir sonrakinin varlığı için zorunlu olan bir ön koşullar zinciri olarak tezahür eder. Bu zincirin halkaları, evrenin temel fizik sabitlerinden başlayıp, yıldızların içindeki nükleer reaksiyonlara, oradan da gezegenimizdeki kimyasal ve biyolojik süreçlere kadar uzanır. | Sunulan bilimsel veriler, hayatın temelindeki elementer düzenlemelerin rastgele bir seçimin ötesinde, belirli bir sonucu mümkün kılmaya yönelik, son derece hassas ve birbiriyle ilişkili bir nizam sergilediğini göstermektedir. Bu durum, tek bir olgudan ziyade, birbiri ardına gelen ve her biri bir sonrakinin varlığı için zorunlu olan bir ön koşullar zinciri olarak tezahür eder. Bu zincirin halkaları, evrenin temel fizik sabitlerinden başlayıp, yıldızların içindeki nükleer reaksiyonlara, oradan da gezegenimizdeki kimyasal ve biyolojik süreçlere kadar uzanır. | ||
| 89. satır: | 102. satır: | ||
Bu sistemik uyum, yerkabuğunda çok daha bol bulunan silisyum yerine, kimyasal olarak çok daha üstün olan karbonun seçilmiş olmasında da görülür.43 Benzer şekilde, atmosferde en bol bulunan gaz olan azotun, biyolojik olarak kullanılabilmesi için karmaşık bir biyolojik döngüye ve özel enzimlere (nitrojenaz) ihtiyaç duyması, basit mevcudiyetin değil, işlevsel uygunluğun esas alındığı bir tertibe işaret eder.32 Bu olgular bir araya getirildiğinde, birbirini tamamlayan ve belirli bir amaca hizmet eden parçalardan oluşan, sanatlı ve bütüncül bir yapı gözler önüne serilmektedir. | Bu sistemik uyum, yerkabuğunda çok daha bol bulunan silisyum yerine, kimyasal olarak çok daha üstün olan karbonun seçilmiş olmasında da görülür.43 Benzer şekilde, atmosferde en bol bulunan gaz olan azotun, biyolojik olarak kullanılabilmesi için karmaşık bir biyolojik döngüye ve özel enzimlere (nitrojenaz) ihtiyaç duyması, basit mevcudiyetin değil, işlevsel uygunluğun esas alındığı bir tertibe işaret eder.32 Bu olgular bir araya getirildiğinde, birbirini tamamlayan ve belirli bir amaca hizmet eden parçalardan oluşan, sanatlı ve bütüncül bir yapı gözler önüne serilmektedir. | ||
İndirgemeci Dilin ve Nedensellik Atfının Eleştirisi | === İndirgemeci Dilin ve Nedensellik Atfının Eleştirisi === | ||
Bilimsel anlatımda sıklıkla başvurulan dil, olguları açıklarken bazen felsefi olarak eksik bir nedensellik atfına yol açabilmektedir. "Doğal seçilim daha uygun olanı seçti" veya "moleküller birleşmeye karar verdi" gibi ifadeler, cansız süreçlere veya varlıklara bir irade, şuur veya fail olma özelliği yükler. Bu tür bir dil, karmaşık süreçleri basitleştirmek için kullanışlı bir kısayol olsa da, temel bir yanılgıyı gizler: kanunları ve süreçleri, eylemin kendisini gerçekleştiren failler olarak sunar. | Bilimsel anlatımda sıklıkla başvurulan dil, olguları açıklarken bazen felsefi olarak eksik bir nedensellik atfına yol açabilmektedir. "Doğal seçilim daha uygun olanı seçti" veya "moleküller birleşmeye karar verdi" gibi ifadeler, cansız süreçlere veya varlıklara bir irade, şuur veya fail olma özelliği yükler. Bu tür bir dil, karmaşık süreçleri basitleştirmek için kullanışlı bir kısayol olsa da, temel bir yanılgıyı gizler: kanunları ve süreçleri, eylemin kendisini gerçekleştiren failler olarak sunar. | ||
| 97. satır: | 110. satır: | ||
Bu dil hassasiyeti, fail ile fiili, sanatkar ile sanatı, kanun ile kanun koyucuyu birbirine karıştırmamak için esastır. Olguları sadece isimlendirerek ("buna içgüdü denir" veya "bu bir doğa kanunudur") veya faili meçhul bırakarak ("evrim tasarladı") yapılan açıklamalar, nihai nedensellik sorusunu cevapsız bırakır ve süreci, sürecin faili gibi gösterir. Bu yaklaşım, gözlemlenen düzenin kaynağına dair tefekkürü engelleme potansiyeli taşır. | Bu dil hassasiyeti, fail ile fiili, sanatkar ile sanatı, kanun ile kanun koyucuyu birbirine karıştırmamak için esastır. Olguları sadece isimlendirerek ("buna içgüdü denir" veya "bu bir doğa kanunudur") veya faili meçhul bırakarak ("evrim tasarladı") yapılan açıklamalar, nihai nedensellik sorusunu cevapsız bırakır ve süreci, sürecin faili gibi gösterir. Bu yaklaşım, gözlemlenen düzenin kaynağına dair tefekkürü engelleme potansiyeli taşır. | ||
Hammadde ve Sanat Ayrımı Analizi | === Hammadde ve Sanat Ayrımı Analizi === | ||
Canlılığı oluşturan sistemleri incelerken, sistemi meydana getiren temel bileşenler (hammadde) ile bu bileşenlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan ve bileşenlerde tek tek bulunmayan yeni özelliklere sahip bütün (sanat eseri) arasındaki farkı ayırt etmek, derin bir kavrayış sunar. Bu analiz, farklı seviyelerde tekrar eden bir prensibi ortaya koyar. | Canlılığı oluşturan sistemleri incelerken, sistemi meydana getiren temel bileşenler (hammadde) ile bu bileşenlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan ve bileşenlerde tek tek bulunmayan yeni özelliklere sahip bütün (sanat eseri) arasındaki farkı ayırt etmek, derin bir kavrayış sunar. Bu analiz, farklı seviyelerde tekrar eden bir prensibi ortaya koyar. | ||
| 121. satır: | 134. satır: | ||
== Kaynakça == | == Kaynakça == | ||
American Psychological Association. (2020). Publication manual of the American Psychological Association (7th ed.). | * American Psychological Association. (2020). Publication manual of the American Psychological Association (7th ed.). | ||
* Ball, P. (2017). Water is an active matrix of life for cell and molecular biology. Proceedings of the National Academy of Sciences, 114(51), 13327–13335. | |||
* Bensby, T., Feltzing, S., Lundström, I., & Ilyin, I. (2005). α-, r-, and s-process element patterns in the Galactic thin and thick discs. Astronomy & Astrophysics, 433(1), 185–203. | |||
* Berman, H. M., Westbrook, J., Feng, Z., Gilliland, G., Bhat, T. N., Weissig, H., Shindyalov, I. N., & Bourne, P. E. (2000). The Protein Data Bank. Nucleic Acids Research, 28(1), 235–242. | |||
* Chaisson, E. J. (n.d.). Cosmic Evolution: Future. Harvard-Smithsonian Center for Astrophysics. Retrieved from | |||
* Chaplin, M. (2019). Water Structure and Science. London South Bank University. Retrieved from | |||
* Epelbaum, E., Krebs, H., Lähde, T. A., Lee, D., & Meißner, U. G. (2011). Ab initio calculation of the Hoyle state. Physical Review Letters, 106(19), 192501. | |||
* Frebel, A., & Norris, J. E. (2015). Near-field cosmology with extremely metal-poor stars. Annual Review of Astronomy and Astrophysics, 53, 631–688. | |||
* Hoyle, F. (1954). On nuclear reactions occurring in very hot stars. I. The synthesis of elements from carbon to nickel. The Astrophysical Journal Supplement Series, 1, 121. | |||
* Kragh, H. (2010). An anthropic myth: Fred Hoyle's carbon-12 resonance level. Archive for History of Exact Sciences, 64(6), 721–751. | |||
* Lasker, D. R., Meisner, A. M., & Schlafly, E. F. (2019). A large-scale, three-dimensional map of interstellar dust in the local arm. The Astrophysical Journal, 878(1), 59. | |||
* Martell, S. L., & Grebel, E. K. (2010). The chemical evolution of the galactic thick and thin disks. Astronomy & Astrophysics, 519, A14. | |||
* Pace, C. N., Treviño, S., Prabhakaran, E., & Scholtz, J. M. (2004). Protein structure, stability and solubility in water and other solvents. Philosophical Transactions of the Royal Society of London. Series B: Biological Sciences, 359(1448), 1225–1235. | |||
* Petkowski, J. J., Bains, W., & Seager, S. (2020). On the potential of silicon as a building block for life. Life, 10(6), 84. | |||
* Reid, M. J., Menten, K. M., Brunthaler, A., Zheng, X. W., Dame, T. M., & Xu, Y. (2014). A parallax-based distance to the central black hole of the Milky Way. The Astrophysical Journal, 783(2), 130. | |||
* Salpeter, E. E. (1952). The rate of formation of carbon from helium. The Astrophysical Journal, 115, 326. | |||
* Schlattl, H., & Weiss, A. (2001). The evolution of low-mass stars. Space Science Reviews, 98(1/2), 167–181. | |||
* Stanley, H. E., Buldyrev, S. V., Franzese, G., Giovambattista, N., & Starr, F. W. (2003). The puzzling statistical physics of liquid water. Philosophical Transactions of the Royal Society of London. Series A: Mathematical, Physical and Engineering Sciences, 361(1804), 509–525. | |||
* Ward, P. D., & Benner, S. A. (2007). Rare Earth: Why Complex Life Is Uncommon in the Universe. Copernicus Books. | |||
* Weizsäcker, C. F. von. (1938). Über Elementumwandlungen im Innern der Sterne. II. Physikalische Zeitschrift, 39, 633–646. | |||
[[Kategori:Biyoloji]] | |||