Menüyü değiştir
Toggle preferences menu
Kişisel menüyü aç / kapat
Oturum açık değil
Your IP address will be publicly visible if you make any edits.
20.26, 18 Ekim 2025 tarihinde TikipediBot (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 1206 numaralı sürüm (Biyoloji kategorisi eklendi.)
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

Endokrin Sistem: Vücudun Kimyasal Haberleşme Ağındaki Hassas Kontrol Mekanizmaları

Giriş

Organizmanın içsel ortamının (homeostaz) istikrarı ve farklı organ sistemleri arasındaki koordinasyon, kimyasal haberciler olan hormonlar aracılığıyla işleyen girift bir iletişim ve kontrol ağı olan endokrin sistem tarafından temin edilir. Bu sistem, sinir sistemi ile birlikte, büyüme ve gelişme, metabolizma, üreme ve strese verilen cevaplar gibi sayısız hayati süreci düzenlemede merkezi bir rol üstlenir.1 Vücudun farklı bölgelerine dağılmış bezlerden kan dolaşımına salgılanan bu kimyasal mesajlar, trilyonlarca hücre arasından yalnızca kendilerine özel alıcılara (reseptörlere) sahip olan hedef hücrelere ulaşarak belirli fizyolojik yanıtları tetikler. Bu rapor, endokrin sistemin temel bileşenlerini, hiyerarşik kontrol mekanizmalarını ve moleküler düzeydeki işleyişini en güncel bilimsel veriler ışığında detaylandırmayı amaçlamaktadır. Bilimsel verilerin sunumunun ardından, bu verilerin işaret ettiği hassas ayarlar, sanatlı yapılar ve belirli bir amaca yönelik işleyiş, belirlenen felsefi çerçeve dahilinde analiz edilecektir.

Bilimsel Açıklama ve Güncel Bulgular

Bölüm 1: Temel Kavramlar ve İşleyiş: Bir Kontrol Hiyerarşisi

1.1. Endokrin Sistemin Bileşenleri: Merkezi ve Periferik Bezler

Endokrin sistem, salgılarını kanallar aracılığıyla vücut boşluklarına veya dışına bırakan ekzokrin bezlerin aksine, ürettikleri hormonları doğrudan kan dolaşımına veren iç salgı bezlerinden oluşur.3 Bu sistemin idaresi, beyinde yer alan ve sinir sistemi ile endokrin sistem arasında bir köprü vazifesi gören iki ana kontrol merkezine verilmiştir:

hipotalamus ve hipofiz bezi.1 Hipotalamus, sinir sisteminden gelen bilgileri hormonal sinyallere çevirerek hipofiz bezinin faaliyetlerini yönetir. “Ana bez” olarak da bilinen hipofiz bezi ise, hem kendi ürettiği hormonlarla doğrudan vücut fonksiyonlarını etkiler hem de diğer çevresel (periferik) endokrin bezlerin çalışmasını düzenleyen hormonlar salgılar.

Bu merkezi yapıların kontrolü altında faaliyet gösteren başlıca periferik bezler arasında boyunda yer alan tiroid bezi, tiroidin arkasındaki küçük paratiroid bezleri, böbreklerin üzerinde bulunan adrenal (böbrek üstü) bezler, hem sindirim hem de endokrin işlevleri olan pankreas ve üreme fonksiyonlarından sorumlu olan gonadlar (erkeklerde testisler, kadınlarda yumurtalıklar) bulunur.1 Her bir bez, belirli bir veya birkaç hormonu sentezleyip salgılamak üzere özelleşmiştir (Tablo 1).

Tablo 1: Ana Endokrin Bezler, Salgılanan Temel Hormonlar ve İşlevleri

Bez Salgılanan Temel Hormon(lar) Ana İşlev(ler)
Hipotalamus Salgılatıcı ve Engelleyici Hormonlar (TRH, GnRH, CRH) Hipofiz bezinin hormon salınımının kontrol edilmesi.2
Hipofiz Bezi Ön Lob: Büyüme H. (GH), TSH, ACTH, FSH, LH, Prolaktin Arka Lob: ADH (Vazopressin), Oksitosin Büyüme, metabolizma, stres yanıtı, üreme döngüleri, süt üretimi, su dengesi, doğum ve süt salgılanmasının uyarılması.2
Tiroid Bezi Tiroksin (T4), Triiyodotironin (T3), Kalsitonin Metabolizma hızının düzenlenmesi, büyüme ve gelişme, kan kalsiyum seviyesinin düşürülmesi.1
Paratiroid Bezleri Parathormon (PTH) Kan kalsiyum seviyesinin yükseltilmesi, fosfor seviyesinin düşürülmesi.3
Adrenal Bezler Korteks: Kortizol, Aldosteron Medulla: Adrenalin, Noradrenalin Stres yanıtı, kan şekeri ve metabolizmanın düzenlenmesi, tuz-su dengesinin ve kan basıncının korunması.1
Pankreas İnsülin, Glukagon Kan şekeri seviyesinin düşürülmesi (insülin) ve yükseltilmesi (glukagon).6
Gonadlar Testisler: Testosteron Yumurtalıklar: Östrojen, Progesteron İkincil cinsiyet özelliklerinin geliştirilmesi, sperm üretimi, adet döngüsü ve gebeliğin düzenlenmesi.3
Epifiz Bezi Melatonin Uyku-uyanıklık döngüsünün (sirkadiyen ritim) düzenlenmesi.7

1.2. Hormonlar: Kimyasal Yapı ve Sınıflandırma

Hormonlar, kimyasal yapılarına göre üç ana grupta sınıflandırılır ve bu yapı, onların fizyolojik özelliklerini belirler 3:

  1. Peptid/Protein Yapılı Hormonlar: Amino asit zincirlerinden oluşan bu hormonlar (örn: İnsülin, Büyüme Hormonu, ADH) suda çözünürler. Bu özellikleri nedeniyle kanda serbest halde taşınabilirler ancak hücrelerin lipit yapılı zarlarını geçemezler.8
  2. Steroid Yapılı Hormonlar: Kolesterol molekülünden türetilen bu hormonlar (örn: Kortizol, Aldosteron, Testosteron, Östrojen) yağda çözünürler. Suda çözünmedikleri için kanda özel taşıyıcı proteinlere bağlanarak yol alırlar ve hedef hücre zarlarından kolaylıkla geçebilirler.6
  3. Amino Asit Türevi Hormonlar: Tek bir amino asitten (genellikle tirozin veya triptofan) türetilen bu grup, iki farklı karakter sergiler. Tiroid hormonları (T3, T4) lipit çözünürlüğüne sahipken, adrenal medulla hormonları olan adrenalin ve noradrenalin suda çözünür.3

Bu kimyasal farklılık, hormonun hedef hücreye nasıl etki edeceğini belirleyen en temel faktördür.

1.3. Hiyerarşik Kontrol: Hipotalamus-Hipofiz-Hedef Bez Eksenleri

Endokrin sistemdeki kontrol mekanizması, büyük ölçüde hiyerarşik bir düzen içerisinde işler. Bu hiyerarşinin en tepesinde, hipotalamusun “salgılatıcı” (releasing) ve “engelleyici” (inhibiting) hormonlar aracılığıyla bir alt kademedeki hipofizi hassas bir şekilde yönettiği görülür.2 Bu komuta zinciri, “eksen” olarak adlandırılan yollarla çevresel bezlere kadar uzanır.

  • Hipotalamus-Hipofiz-Tiroid (HPT) Ekseni: Vücudun metabolizma hızının ayarlanması bu eksen üzerinden sağlanır. Hipotalamustan salgılanan Tirotropin Salgılatıcı Hormon (TRH), hipofizin ön lobunu uyarır. Bu uyarı neticesinde hipofizden Tiroid Uyarıcı Hormon (TSH) kana verilir. Kan yoluyla tiroid bezine ulaşan TSH, tiroidin T3 ve T4 hormonlarını üretip salgılamasını tetikler.14
  • Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal (HPA) Ekseni: Bu eksen, organizmanın strese verdiği fizyolojik cevabın merkezinde yer alır. Stres algısı üzerine hipotalamustan Kortikotropin Salgılatıcı Hormon (CRH) salgılanır. CRH, hipofizi uyararak Adrenokortikotropik Hormon (ACTH) salınımına yol açar. Kan dolaşımıyla adrenal bezlerin korteks (kabuk) bölgesine taşınan ACTH, burada “stres hormonu” olarak bilinen kortizolün üretimini ve salınımını başlatır.17

Bu hiyerarşik yapı, basit bir komut zincirinden çok daha fazlasını ifade eder. Çoklu kontrol noktalarının varlığı, sistemin farklı seviyelerde “ince ayar” yapabilmesine olanak tanır. Örneğin, geri bildirim mekanizmaları hem hipotalamusa hem de hipofize etki ederek düzenlemenin hassasiyetini artırır.11 Bu ara katmanlar, sistemin daha karmaşık girdileri bütünleştirmesine ve yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda değişen koşullara karşı sağlam (robust) ve uyarlanabilir (adaptive) bir yanıt vermesine imkân tanıyacak şekilde tertip edilmiştir.

1.4. Etki Mekanizması: Sinyalin Alınması, İletilmesi ve Çoğaltılması

Bir hormonun fizyolojik bir etki meydana getirebilmesi için, hedef hücre tarafından tanınması ve taşıdığı mesajın hücre içine iletilmesi gerekir.

  • Reseptör Özgüllüğü: Hormonlar kan dolaşımıyla vücudun her yerine ulaşsalar da, sadece belirli “hedef hücreleri” etkilerler. Bu seçiciliğin temelinde, hedef hücrelerin yüzeyinde veya içinde bulunan ve hormonun üç boyutlu kimyasal yapısına moleküler düzeyde kusursuz bir şekilde uyan “reseptör” proteinleri bulunur. Bu “anahtar-kilit uyumu” olarak da betimlenen ilişki, kovalent olmayan zayıf bağlarla kurulur ve mesajın yalnızca doğru adrese teslim edilmesini garanti eder.4
  • Sinyal İletim Yolları: Hormonun kimyasal yapısı, sinyalin hücreye nasıl iletileceğini belirler.
    • Peptid Hormonlar: Hücre zarını geçemedikleri için, mesajlarını hücre yüzeyindeki reseptörlere bağlandıktan sonra hücre içine aktarmak zorundadırlar. Bu bağlanma, hücre içinde bir dizi moleküler olayı tetikleyen “ikincil haberci” sistemlerini aktive eder.8
    • Steroid Hormonlar: Yağda çözünebildikleri için hücre zarından ve çekirdek zarından kolayca geçerler. Reseptörleri sitoplazma veya çekirdek içindedir. Hormon-reseptör kompleksi, doğrudan DNA üzerindeki belirli bölgelere bağlanarak genlerin okunmasını (transkripsiyon) düzenler ve bu yolla yeni proteinlerin sentezlenmesini sağlar.8
  • Sinyal Çoğaltma (Amplifikasyon): Endokrin sistemin en dikkat çekici özelliklerinden biri, çok düşük konsantrasyonlardaki hormonlarla çok büyük fizyolojik etkiler oluşturabilmesidir. Bunun ardındaki mekanizma sinyal çoğaltmadır. Peptid yapılı bir hormonun hücre yüzeyindeki tek bir reseptöre bağlanması, hücre içinde bir enzim kaskadını (reaksiyonlar zinciri) başlatır. Örneğin, aktive olan bir adenilat siklaz enzimi, binlerce ikincil haberci molekülü olan siklik AMP (cAMP) üretebilir. Her bir cAMP molekülü, bir protein kinaz A (PKA) enzimini aktive eder ve her bir PKA da binlerce hedef proteini fosforilleyerek aktive eder. Benzer şekilde, İnositol trifosfat (IP3) ve Kalsiyum (Ca2+) gibi diğer ikincil haberci yolları da sinyali bir çığ gibi büyüterek, başlangıçtaki zayıf sinyalin hücre içinde devasa bir yanıta dönüşmesini sağlar.11 Bu çoğaltma mekanizması, olağanüstü bir verimlilik ve hassasiyet ilkesiyle işler. Vücudun, çok az miktarda hormon kullanarak muazzam biyolojik etkiler oluşturmasına olanak tanır. Bu durum, minimum kaynakla maksimum etkinin elde edildiği bir ekonomiklik ve güç stratejisidir.

Bölüm 2: Güncel Araştırmalardan Bulgular: Kontrol Mekanizmalarının Derinliği

2.1. Geri Bildirim (Feedback) Döngüleri: Homeostazın Teminatı

Endokrin sistemin iç dengeyi korumasının ve hormon seviyelerini hassas bir şekilde ayarlamasının temelinde geri bildirim (feedback) döngüleri yer alır. Bu döngüler, sistemin çıktısının (hormon seviyesi veya metabolik sonuç) kendi girdisini kontrol ettiği bir düzenleme prensibidir.26

  • Negatif Geri Bildirim: Bu, sistemin temel istikrar mekanizmasıdır ve en yaygın kontrol şeklidir. Bir hormonun kandaki konsantrasyonu belirli bir seviyeyi aştığında, o hormonun kendisi, üretimini tetikleyen hipotalamus ve hipofiz gibi merkezleri baskılar. Örneğin, kandaki tiroid hormonları (T3/T4) yükseldiğinde, hem hipotalamustan TRH hem de hipofizden TSH salınımı inhibe edilir. Bu durum, tiroid bezinin daha fazla hormon üretmesini engeller ve seviyelerin normal aralığa dönmesini sağlar. Bu mekanizma, bir odanın sıcaklığını sabit tutan bir “termostat” gibi çalışarak hormon seviyelerinin aşırı yükselmesini veya düşmesini önler.11
  • Pozitif Geri Bildirim: Daha nadir görülen bu mekanizmada, bir olayın sonucu, olayı başlatan süreci daha da güçlendirir. Bu döngü, belirli bir fizyolojik sürecin hızla tamamlanması gereken durumlarda devreye girer. En bilinen örneği doğum sırasında gözlemlenir. Bebeğin rahim ağzına yaptığı basınç, hipotalamusu uyararak hipofizden oksitosin salınımına neden olur. Oksitosin, rahim kasılmalarını artırır; artan kasılmalar ise daha fazla oksitosin salınımını tetikler. Bu döngü, doğum gerçekleşene kadar kendini güçlendirerek devam eder.9

2.2. Kontrol Ağının Karmaşıklığı: Metabolitlerin Rolü ve Bütüncül Modeller

Endokrin sistemin kontrol mekanizmaları, geleneksel hiyerarşik eksenler ve hormon-hormon geri bildirim döngülerinden daha karmaşık ve iç içe geçmiş bir yapı sergiler.

  • Metabolitlerin Geri Bildirime Katılımı: Güncel araştırmalar, kan şekeri (glukoz), serbest yağ asitleri ve bazı iyonlar gibi metabolizma ürünlerinin de kontrol döngülerine doğrudan katıldığını göstermektedir. Bu maddeler, endokrin bezleri uyararak veya baskılayarak hormon salınımını doğrudan etkileyebilir.8 Örneğin, yemek sonrası kanda yükselen glukoz seviyesi, pankreasın beta hücrelerini doğrudan uyararak insülin salınımını tetikler. Benzer şekilde, büyüme hormonunun etkisiyle açığa çıkan serbest yağ asitlerinin, büyüme hormonu salgısını inhibe ettiği tespit edilmiştir.31 Bu durum, sistemin sadece kendi ürettiği hormonların seviyesini değil, aynı zamanda bu hormonların etkileriyle ortaya çıkannihai metabolik sonuçları da “dinlediğini” ve kendini buna göre ayarladığını gösterir. Kontrol, sadece üretim hattını denetlemekle kalmaz, aynı zamanda nihai ürünün vücuttaki etkisini de ölçer. Bu, basit bir mekanik regülasyondan çok daha bütüncül ve amaca yönelik bir yönetim stratejisidir.
  • Bütüncül Perspektifler: “Organizational Closure” (Örgütsel Kapanış): Endokrin regülasyonunun derinliğini anlamada, basit ve doğrusal geri bildirim döngülerinin tek başına yetersiz kalabildiği ve sistemin daha bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması gerektiği yönünde teorik çerçeveler geliştirilmektedir. Bu yaklaşımlardan biri olan “örgütsel kapanış” kavramı, biyolojik sistemleri, birbirlerinin varlığını ve işleyişini sürekli olarak destekleyen, karşılıklı bağımlı fonksiyonel yapılar ağı olarak tanımlar. Bu perspektif, glisemi (kan şekeri) regülasyonu gibi karmaşık süreçlerdeki farklı hiyerarşik seviyeleri, karşılıklı bağımlılıkları ve sistemin bütünsel öz-sürdürülebilirliğini, geleneksel geri bildirim modellerinden daha zengin bir şekilde modelleme potansiyeli taşımaktadır.32

Kavramsal Analiz

3.1. Nizam, Gaye ve Sanat Analizi

Endokrin sistemin işleyişine dair bilimsel veriler, hassas bir nizam, belirli bir gaye ve moleküler düzeyde bir sanatın varlığına işaret eden bulgularla doludur.

  • Hassas Ayarlar (Nizam): Organizmanın hayatiyeti, kan glukoz ve kalsiyum gibi parametrelerin son derece dar aralıklarda tutulmasına bağlıdır. Kan glukoz seviyesinin, birbirine zıt çalışan insülin ve glukagon hormonları ile hassas bir denge içinde ayarlanması 6 veya kan kalsiyum seviyesinin, parathormon ve kalsitonin ile %1’lik sapmalara dahi müsamaha göstermeyecek bir nizamla kontrol edilmesi 9, bu sistemin temelinde ne denli hassas bir denge mekanizmasının kurulduğunu gösterir. Bu dengenin sürekli olarak gözetilmesi ve anlık olarak düzeltilmesi, yaşamın devamı için bir zorunluluktur.
  • Bütüncül Koordinasyon (Gaye): Vücutta faaliyet gösteren onlarca farklı hormon, farklı zamanlarda, farklı dokularda, bazen birbirini destekleyici, bazen de zıt etkilerle, bir orkestra şefinin yönetimindeki müzisyenler gibi uyum içinde çalışır. Bu koordineli faaliyetler, büyüme, üreme, metabolik denge ve çevreye uyum gibi belirli ve üst düzey gayelere hizmet edecek şekilde tertip edilmiştir. Örneğin, bir stres anında adrenalin, noradrenalin ve kortizol gibi birçok hormonun saniyeler içinde koordineli bir şekilde salgılanması, kalp atışını hızlandırmak, kan şekerini yükseltmek ve kanı kaslara yönlendirmek gibi bir dizi değişikliği tetikler. Bütün bu faaliyetler, organizmayı “savaş ya da kaç” durumuna hazırlama gayesine matuf, bütüncül bir planın parçalarıdır.1
  • Moleküler Sanat (Sanat): Hormon-reseptör özgüllüğü, trilyonlarca hücrenin ve binlerce farklı molekülün bulunduğu kan dolaşımında, kimyasal bir mesajın (hormon) sadece ve sadece doğru adrese (hedef hücrenin reseptörü) ulaşmasını sağlayan kusursuz bir hedefleme sistemidir. Bu “anahtar-kilit” uyumundaki moleküler tamamlayıcılık, en küçük ölçekte dahi ne kadar sanatlı ve hatasız bir iletişim altyapısının kurulduğuna bir delildir.21 Her bir hormonun ve reseptörünün üç boyutlu yapısının, birbirini tanıyacak ve birbirine bağlanacak şekilde hassasiyetle inşa edilmiş olması, moleküler düzeyde sergilenen bir sanatı düşündürmektedir.

3.2. İndirgemeci ve Materyalist Safsataların Eleştirisi

Bilimsel anlatımı kolaylaştırmak amacıyla kullanılan dil, bazen felsefi olarak eksik bir nedensellik atfına yol açabilmektedir. “Hipofiz bezi diğer bezleri kontrol eder,” “İnsülin kan şekerini düşürmeyi seçer” veya “Geri bildirim mekanizması hormon seviyelerini düzenler” gibi ifadeler, faili (agent) cansız varlıklara (bezler, moleküller) veya soyut süreçlere (mekanizma) vermektedir. Bu dil, bir süreci veya varlığı tanımlarken, aynı zamanda ona bir irade ve kasıt atfetme yanılsaması oluşturur.

“Geri bildirim mekanizması” veya “HPA ekseni” gibi isimlendirmeler, bir süreci açıklamaktan ziyade onu tanımlayan ve isimlendiren bilimsel kısayollardır. Bu isimlendirmeler, olguları sınıflandırmak ve üzerinde konuşmak için şüphesiz faydalıdır. Ancak felsefi bir nedensellik analizi yapıldığında, bu dilin “bu mekanizmayı kuran ve işleten kimdir?” sorusunu yanıtsız bıraktığı ve üstü kapalı olarak faili sürecin kendisine verdiği görülür. Kanunlar ve mekanizmalar, bir işin nasıl yapıldığının tarifidir, işi yapanın kendisi değildir. Bu dilsel alışkanlıklar, işleyişin kendisini fail olarak görme eğilimi taşıyan indirgemeci bir bakış açısını pekiştirebilir.

3.3. Hammadde ve Sanat Ayrımı Analizi

Endokrin sistemin yapısı ve işleyişi, “hammadde” ile o hammaddeden inşa edilen “sanat eseri” arasındaki derin farkı gözler önüne seren bir örnek teşkil eder.

  • Bileşenler ve Bütün: Bu sistemin hammaddesi, evrende bolca bulunan karbon, hidrojen, oksijen ve azot gibi temel atomlar ve onlardan oluşan basit moleküllerdir (amino asitler, kolesterol vb.). Bu temel bileşenlerin hiçbirinde “bilgi taşıma”, “bir hedefi tanıma”, “bir dengeyi kurma ve gözetme”, “bir süreci başlatma veya durdurma” gibi akıl ve irade gerektiren özellikler bulunmaz. Bir kolesterol molekülü, tek başına bir stres yanıtını yönetme bilgisine sahip değildir.
  • Yeni Özelliklerin Kaynağı: Ancak bu cansız ve şuursuz hammaddeler, belirli bir plan ve sanatla bir araya getirilerek hormon molekülleri, reseptör proteinleri ve geri bildirim döngüleri şeklinde tertip edildiğinde, hammaddede olmayan yepyeni ve akıllı özellikler ortaya çıkar. Örneğin, insülin molekülü, artık sadece bir amino asit yığını değil, kan şekerini düzenleme “bilgisi” taşıyan bir mesajcıdır. Bütün endokrin sistem, hammaddesi olan atomlarda bulunmayan bir “yönetim” ve “kontrol” sanatı sergiler.

Bu durum, şu soruları akla getirmektedir: Hammaddede zerresi bulunmayan bu sanatlı ve işlevsel özellikler, onlardan inşa edilen esere (endokrin sistem) nereden ve nasıl gelmiştir? Cansız ve akılsız atomlar, kendilerinde olmayan bir planı ve gayeyi takip ederek, nasıl olup da organizmanın hayatta kalması için elzem olan böylesine akıllı bir iletişim ve kontrol ağını meydana getirmiştir? Bu sorular, hammadde ile ondan yapılan sanat eseri arasındaki niteliksel fark üzerinde derinlemesine düşünmeye davet etmektedir.

Sonuç

Endokrin sistem, en temel kimyasal bileşenlerden başlayarak, hayret verici bir nizam, hassasiyet, sanat ve koordinasyonla işleyen, bütüncül ve hiyerarşik bir kontrol ağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Moleküler düzeydeki “anahtar-kilit” uyumundan, bütün vücudu ilgilendiren metabolik dengenin korunmasına kadar her seviyede, sistemin her bir parçasının, bütünün (organizmanın yaşamı ve dengesi) hayrına hizmet edecek şekilde yerli yerine konulduğu görülmektedir. Sinyal çoğaltma mekanizmalarındaki verimlilik, geri bildirim döngülerindeki hassasiyet ve eksenler arasındaki hiyerarşik koordinasyon, bu sistemin işleyişindeki derinliği ortaya koymaktadır.

Sunulan bu bilimsel deliller—moleküler özgüllükten sistemik homeostaza, hiyerarşik kontrolden sinyal çoğaltma verimliliğine kadar—sadece mekanik süreçler olarak değil, aynı zamanda derin bir ilim, irade ve sanatın tezahürleri olarak da okunabilir. Bu rapor, bu karmaşık ve sanatlı sistemin işleyişine dair delilleri ortaya koyarak bir yolu aydınlatmıştır. Bu deliller ışığında nihai anlamı çıkarmak, bir sonuca varmak veya varmamak kararı, her okuyucunun kendi aklına, muhakemesine ve vicdanına bırakılmıştır.

Kaynakça

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596

Hiller-Sturmhöfel, S., & Bartke, A. (1998). The Endocrine System. Alcohol Health and Research World, 22(3), 153-164.

Joseph, B., & Golden, S. H. (2017). The Hypothalamic-Pituitary-Adrenal (HPA) Axis: The Cornerstone of the Stress Response. In Endotext. MDText.com, Inc.

Light, K. C., Bragdon, E. E., Grewen, K. M., & Brownley, K. A. (2009). Adrenergic and Endocrine Mechanisms of Stress-Induced Regulation of Blood Pressure in Humans. Annals of the New York Academy of Sciences, 1148, 338-346. https://doi.org/10.1196/annals.1410.017

Prager-Khoutorsky, M., & Bourque, C. W. (2010). Osmosensation in the Supraoptic Nucleus: From Single Ion Channels to Systemic Homeostasis. Neuron, 67(4), 547-550. https://doi.org/10.1016/j.neuron.2010.08.001

Prasad, A. (2022). Physiology, Hormones. In StatPearls. StatPearls Publishing.

Scott, R. S. (n.d.). Hormone concentration metabolism & negative feedback. Khan Academy.

Selye, H. (1956). The Stress of Life. McGraw-Hill.

Thau, L., & Gandhi, J. (2023). Physiology, Cortisol. In StatPearls. StatPearls Publishing.

Walter, K. N., & Corwin, E. J. (2015). The Hypothalamic-Pituitary-Adrenal Axis. In Biological Research for Nursing (pp. 11-23). Springer Publishing Company.

Wellmanns, S., & Schmiemann, P. (2020). Assessing Systems Thinking in Biology Education. Education Sciences, 10(9), 237. https://doi.org/10.3390/educsci10090237

Widmaier, E. P., Raff, H., & Strang, K. T. (2019). Vander’s Human Physiology: The Mechanisms of Body Function (15th ed.). McGraw-Hill Education.

Yen, S. S. C., & Jaffe, R. B. (Eds.). (2009). Reproductive Endocrinology: Physiology, Pathophysiology, and Clinical Management (6th ed.). Saunders Elsevier.

Alıntılanan çalışmalar

  1. Endokrin Nedir? Endokrin Sistem Ne İşe Yarar? - Acıbadem, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/endokrin-nedir/
  2. Endokrin Nedir? Endokrin Sistem Ne İşe Yarar? - Memorial, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://www.memorial.com.tr/saglik-rehberi/endokrin-nedir
  3. Endokrin Sistem.pdf, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://avys.omu.edu.tr/storage/app/public/sevtap.kkurtaran/129156/Endokrin%20Sistem.pdf
  4. Overview of the Endocrine System | US EPA, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://www.epa.gov/endocrine-disruption/overview-endocrine-system
  5. Endokrin Sistem Hastalıkları - Genel Cerrahi Uzmanı - Op. Dr. Barış Çorumlu, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://www.drbariscorumlu.com/endokrin-sistem-hastaliklari
  6. Hormon Nedir? Hormonlar Ne İşe Yarar? - Memorial, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://www.memorial.com.tr/saglik-rehberi/hormon-nedir
  7. Endokrin Sistem Nedir? - Denge Tıp Laboratuvarı ve Tıbbi Görüntüleme Merkezi, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://dengetip.com/endokrin-nedir/
  8. Hormonlar, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://veteriner.erciyes.edu.tr/EditorUpload/Files/c766583d-34be-4f65-8dc6-93c0c5a31ad2.pdf
  9. Endokrin sistem - Vikipedi, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/Endokrin_sistem
  10. ENDOKRİN SİSTEM, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://veteriner.erciyes.edu.tr/EditorUpload/Files/3972291b-f9b6-4ae0-97d4-7e14e6eee370.pdf
  11. ENDOKRİN SİSTEM FİZYOLOJİSİ I.BÖLÜM, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=164851
  12. HORMONLAR: HORMONLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMALARI, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=11226
  13. Slayt 1, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://avys.omu.edu.tr/storage/app/public/sevcant/93764/12.HORMONLAR.pptx
  14. Tiroid - Genel Cerrahi, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://suleymanyedibela.com.tr/bilgibankasi/tiroid/
  15. BÖLÜM 1 - GCRIS - Mardin Artuklu Üniversitesi, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://gcris.artuklu.edu.tr/bitstreams/7a82c30a-f812-4f4a-9d8b-3ca3a490e4c9/download
  16. Page 30 - Biyoloji 11 | 1. Ünite - OGM Materyal, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://ogmmateryal.eba.gov.tr/panel/upload/etkilesimli/kitap/biyoloji/11/unite1/files/basic-html/page30.html
  17. Psikolojik Stresin Nörobiyolojisi: HPA Ekseni, Adrenalin ve Bağışıklık Sistemi - Hiwell, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://www.hiwellapp.com/blog/psikolojik-stresin-norobiyolojisi
  18. Regulation of the hypothalamic-pituitary-adrenocortical stress response - PubMed Central, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4867107/
  19. Hipotalamus-hipofiz-adrenal aks - Vikipedi, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/Hipotalamus-hipofiz-adrenal_aks
  20. TEMPOROMANDİBULAR DÜZENSİZLİKLERDE HİPOTALAMO-PİTUİTER-ADRENAL AKS FONKSİYONLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ - AVESİS, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://avesis.erciyes.edu.tr/dosya?id=7fc352da-db07-4608-a07d-430bd62fb38b
  21. EURASIAN JOURNAL OF HEALTH SCIENCES Ce - DergiPark, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/726328
  22. G-Proteini Bağlı Reseptörler (GPCR) Aracılığıyla Sinyal İletimi ve İlaç Hedeflemesindeki Rolü - Bioinforange, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://www.bioinforange.com/wp-content/uploads/2021/04/GPCR-proteinleri-Ecem-gorkey-.pdf
  23. Sinyal Aktarım Yolakları (Makale) - Khan Academy, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://tr.khanacademy.org/science/ap-biology/cell-communication-and-cell-cycle/changes-in-signal-transduction-pathways/a/intracellular-signal-transduction
  24. Protein Kinaz C Aktivatörü PMA’nın TRPV1 Kanalları Üzerindeki Etkileri - DergiPark, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/840329
  25. Hücre İçi Sinyal Yolakları ve Klinik Yansımaları - DergiPark, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/25389
  26. Hormon Konsantrasyon Metabolizması ve Negatif Geri Bildirimler (Video) - Khan Academy, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://tr.khanacademy.org/v/hormone-concentration-metabolism-negative-feedback
  27. HORMONLAR, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=160269
  28. Principles of endocrinology - NCBI, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK20/
  29. Physiology, Endocrine Hormones - StatPearls - NCBI Bookshelf, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK538498/
  30. Hipofiz - Vikipedi, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/Hipofiz
  31. Metabolic feedback in mammalian endocrine systems - PubMed, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/1601387/
  32. Glycemia Regulation: From Feedback Loops to Organizational …, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7040218/
  33. Metabolik Kemik Hastalıkları - Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, erişim tarihi Ağustos 16, 2025, https://file.temd.org.tr/Uploads/publications/books/documents/11_12083_Metabolik_Hast.pdf?a=1