Taksonomi ve Filogenetik
Taksonomi ve Filogenetik: Canlılar Âlemindeki Tasnif Sanatı ve Yaratılıştaki Düzenin Anlaşılması
Giriş
Canlılar âlemi, baş döndürücü bir çeşitlilik sergiler. Milyonlarca farklı tür, sayısız form ve işlevle yeryüzünü doldurur. Ancak bu engin çeşitliliğin ardında, insan aklının fark edebileceği derin bir düzen, tekrar eden desenler ve temel gruplar mevcuttur. İnsan zihninin bu düzeni anlama, kategorize etme ve isimlendirme çabası, sadece pratik bir gereklilik olmanın ötesinde, varlığın özünde bulunan ve akılla kavranabilir (intelligible) yapısına yönelik fıtrî bir arayışın yansımasıdır. Bu arayışın bilimsel bir disiplin olarak sistemleştirilmiş hali olan taksonomi, canlılar arasındaki hem ortak hem de farklı özellikleri temel alarak, yaratılışta mevcut olan bu nizamı keşfetme ve belgeleme çabası olarak karşımıza çıkar.1
Bu raporun amacı, taksonomi ve filogenetik disiplinlerinin temel prensiplerini ve tarihsel gelişimini akademik bir dille açıklamak; ardından bu sınıflandırma sistemlerinin ortaya koyduğu düzenin kökenine dair hâkim materyalist açıklamaların, özellikle paleontoloji, biyokimya ve genomik alanlarındaki güncel bilimsel bulgular ışığında karşılaştığı ciddi zorlukları analiz etmektir. Bu analiz, canlılığın kökeni ve çeşitlenmesine dair sunulan delillerin, alternatif bir açıklama modelini nasıl daha makul kıldığını ortaya koymayı hedeflemektedir.
Bilimsel Açıklama ve Güncel Bulgular
Bölüm 1: Temel Kavramlar ve İşleyiş: Canlılar Âlemini Tasnif Etme Sanatı
1.1. Taksonominin Tanımı ve Amacı
Taksonomi, kökeni Yunanca “taxis” (düzenleme) ve “nomos” (kanun) kelimelerine dayanan, organizmaların belirli özelliklerine göre gruplandırılması, tanımlanması ve isimlendirilmesiyle ilgilenen bilim dalıdır.1 Bu disiplinin temel amacı, canlı çeşitliliği hakkında elde edilen muazzam miktardaki bilgiyi derleyip toparlayacak, uluslararası düzeyde kullanışlı ve pratik bir sistem oluşturmaktır.2 Böyle bir sistem, sadece farklı dilleri konuşan araştırmacılar arasında ortak bir zemin oluşturarak bilimsel iletişimi kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda biyolojik dünyada var olan düzenli ve hiyerarşik yapıyı da yansıtır. Canlıların rastgele bir yığın değil, belirli ilkelere göre tasnif edilebilir gruplar halinde var olması, taksonominin en temel dayanak noktasıdır. Bu durum, canlılar âleminin akılla kavranabilir bir nizama sahip olduğunun en açık göstergelerinden biridir.
1.2. Linnaeus Sistemi: Hiyerarşik Düzenin Keşfi
Modern taksonominin temelleri, 18. yüzyılda yaşamış İsveçli botanikçi Carl Linnaeus’un çalışmalarıyla atılmıştır.4 Linnaeus’un bilime en önemli katkılarından biri, canlıları genel özelliklerden daha özgül özelliklere doğru sıralayan, iç içe geçmiş bir hiyerarşik sistem kurmasıdır. Bu sistem, günümüzde de temel yapısı korunan Âlem (Kingdom), Sınıf (Class), Takım (Order), Aile (Family), Cins (Genus) ve Tür (Species) gibi kategorilerden oluşur.6 Bu hiyerarşik yapı, canlılar arasında birbirinden bağımsız birimler yerine, birbiriyle ilişkili ve belirli bir mantığa göre kümelenmiş grupların (nested hierarchy) bulunduğunu ortaya koymuştur.
Linnaeus’un bir diğer devrim niteliğindeki katkısı, “ikili adlandırma” (binomial nomenclature) sistemidir. Bu sisteme göre her türe, ait olduğu cinsi belirten bir isim ve o türü tanımlayan ikinci bir isimden oluşan (örneğin, insan için Homo sapiens) evrensel bir Latince ad verilmiştir.4 Bu standardizasyon, yerel ve değişken isimlendirmelerin yol açtığı karmaşayı ortadan kaldırarak biyoloji bilimine evrensel bir dil kazandırmıştır.
Linnaeus’un çalışmalarının felsefi arka planı incelendiğinde, onun bu düzeni Yaratıcı’nın eserindeki ilmi ve planı anlamak için bir yol olarak gördüğü anlaşılmaktadır.7 Onun için taksonomi, ilahi bir sanat eserinin kataloğunu çıkarma çabasıydı. Bu tarihsel gerçek, taksonominin kökeninde materyalist bir varsayımın bulunmadığını, aksine var olan bir düzeni keşfetme ve anlama gayretinin yattığını göstermektedir. Dolayısıyla, canlıların rasyonel ve hiyerarşik bir şekilde sınıflandırılabilmesi, doğanın rastgele süreçlerin bir ürünü olmadığını, aksine akılla kavranabilir bir nizama sahip olduğunu ima eder.
1.3. Filogenetik: Varsayımsal Soy Ağaçları
Taksonomi, canlılar âlemindeki mevcut düzeni “ne var?” sorusuyla betimlerken, filogenetik disiplini bu düzenin “nasıl ortaya çıktığı” sorusuna belirli bir varsayım çerçevesinde cevap arar.8 Bu varsayım, tüm canlıların ortak bir atadan dallanarak çeşitlendiği fikridir. Filogenetik, organizma grupları arasında bu varsayımsal “evrimsel ilişkileri” yeniden inşa etme girişimidir.
Bu yeniden inşa sürecinde tarihsel olarak iki temel yöntem kullanılmıştır: Fenetik ve Kladistik. Fenetik, canlıları genel dış benzerliklerine göre gruplandırırken 10, Kladistik, sadece belirli grupların paylaştığı türetilmiş (yeni ortaya çıkmış) özellikleri temel alarak daha test edilebilir hipotezler sunar ve bu nedenle modern filogenetikte daha yaygın olarak tercih edilen yöntemdir.9 Bu analizler sonucunda, canlılar arasındaki varsayımsal akrabalık ilişkilerini gösteren “filogenetik ağaçlar” veya “kladogramlar” oluşturulur.
Bu ağaçların inşasında hem morfolojik (fosil ve anatomi) veriler hem de son yıllarda yaygınlaşan moleküler (DNA ve protein dizileri) veriler kullanılır.9 Ancak bu iki farklı veri setinin, aynı canlı grupları için zaman zaman birbiriyle çelişkili soy ağaçları ürettiği gözlemlenmektedir.12 Örneğin, morfolojik verilere göre A canlısı B ile yakın akraba görünürken, moleküler verilere göre C ile daha yakın bir ilişki içinde gösterilebilmektedir. Bu türden tutarsızlıklar, verilerin üzerine oturtulduğu temel varsayımın, yani evrensel ortak ata fikrinin sağlamlığına dair önemli soru işaretleri doğurmaktadır. Bu durum, filogenetiğin doğrudan gözlemlenen bir gerçeği değil, belirli bir felsefi çerçeveyle yorumlanmış bir veri setini temsil ettiğini göstermektedir.
Bölüm 2: Güncel Araştırmalardan Bulgular: Ortak Ata Varsayımına Yönelik Bilimsel Meydan Okumalar
Canlılar arasındaki ilişkileri ortak bir ata varsayımıyla açıklama girişimi, son yıllarda farklı bilimsel disiplinlerden gelen ve birikerek güçlenen bulgularla ciddi meydan okumalarla karşı karşıya kalmıştır. Bu bulgular, fosil kayıtlarından hücre içi biyokimyasal mekanizmalara ve genomik verilere kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
2.1. Fosil Kayıtlarındaki Ani Ortaya Çıkış: “Kambriyen Patlaması”
Ortak ata varsayımının öngördüğü yavaş ve kademeli değişim modeliyle en belirgin çelişkilerden biri, fosil kayıtlarında “Kambriyen Patlaması” olarak bilinen olaydır. Yaklaşık 538 milyon yıl önce başlayan bu jeolojik dönemde, günümüzdeki temel hayvan filumlarının (ana vücut planlarının) büyük bir kısmı, kendilerinden önce gelen katmanlarda belirgin bir ataları olmaksızın aniden ortaya çıkmıştır.13
Akademisyen Stephen Meyer, Darwin’s Doubt adlı eserinde bu durumu detaylı bir şekilde analiz eder. Meyer’e göre sorun, yalnızca Darwin’in beklediği ara geçiş fosillerinin bulunamaması değildir; asıl ve daha derin sorun, bu tamamen yeni ve karmaşık vücut planlarını inşa etmek için gereken muazzam miktardaki biyolojik bilginin kökenidir.14 Bir hayvanın vücut planı, hücre tiplerinin, dokuların ve organların üç boyutlu uzayda hassas bir şekilde düzenlenmesini gerektiren karmaşık bir plan şemasıdır. Bu şema, genetik kodda (DNA) ve hücrenin diğer bölgelerinde depolanan dijital bilgiye dayanır. Kambriyen Patlaması, jeolojik olarak ani bir şekilde ortaya çıkan bu yeni vücut planlarıyla birlikte, bu planları inşa edecek yeni genetik bilginin de aniden ortaya çıkmış olmasını gerektirir. Yönsüz ve rastgele mutasyonlara dayalı bir sürecin, bu kadar kısa bir zaman diliminde bu denli yüksek miktarda ve işlevsel olarak entegre edilmiş bilgiyi nasıl ürettiği sorusu, materyalist açıklamalar için cevapsız kalmaktadır.14
2.2. Biyokimyasal Sistemlerdeki “İndirgenemez Karmaşıklık”
Meydan okuma sadece makro düzeydeki fosil kayıtlarıyla sınırlı değildir; hücrenin moleküler düzeyinde de benzer bir durumla karşılaşılmaktadır. Biyokimyager Michael Behe, Darwin’in Kara Kutusu adlı eserinde “indirgenemez karmaşıklık” (irreducible complexity) kavramını ortaya atmıştır.16 Bu kavram, temel bir işlevi yerine getirmek için birbiriyle etkileşen çok sayıda parçadan oluşan ve bu parçalardan herhangi birinin çıkarılması durumunda sistemin tamamen işlevsiz hale geldiği biyolojik sistemleri tanımlar.16
Behe’nin klasik örneklerinden biri, kanın pıhtılaşma şelalesidir (kaskadı). Bu süreç, bir yara oluştuğunda kanamayı durdurmak için bir dizi proteinin (enzimin) belirli bir sırayla birbirini aktive ettiği son derece karmaşık bir zincirleme reaksiyondur. Bu şelaledeki proteinlerden herhangi birinin eksikliği, sistemin başarısız olmasına ve canlının kontrolsüz kanamadan ölmesine yol açar.16 İndirgenemez karmaşık sistemler, yavaş ve kademeli bir süreçle meydana gelemezler; çünkü sistemin daha basit ve daha az parçalı öncül versiyonları işlevsiz olacağından, doğal seçilim ile korunmaları için bir sebep yoktur. Tüm parçaların, işlevsel bir bütün oluşturacak şekilde aynı anda ve doğru bir konfigürasyonda bir araya getirilmiş olması gerekir. Bu durum, bu tür sistemlerin ancak bütüncül bir plan ve amaç doğrultusunda inşa edilmiş olabileceğini düşündürmektedir.
2.3. Genomik Verilerdeki Beklenmedik Bulgular: “Yetim Genler”
Genomik devrimi, canlıların DNA’sını bütünüyle okuma imkânı sunarak ortak ata varsayımına yeni ve beklenmedik bir meydan okuma getirmiştir: “yetim genler” (orphan genes) olgusu.18 Bunlar, sadece belirli bir canlı türünde veya filogenetik olarak birbirine çok yakın bir grup içinde bulunan, ancak başka hiçbir canlı soyunda benzerine (homologuna) rastlanmayan genlerdir.20
Ortak ata modeline göre, yeni genlerin ezici çoğunlukla mevcut genlerin kopyalanması ve zamanla farklılaşması yoluyla ortaya çıkması beklenir. Bu durumda, her genin uzak da olsa bir “akrabası” olması gerekir. Ancak genomik çalışmalar, her canlı türünün genomunun yaklaşık %10 ila %30’unun bu tür yetim genlerden oluştuğunu göstermektedir.21 Bu genler, sanki o canlı soyuna özgü olarak de novo (sıfırdan) ortaya çıkmış gibidir. Discovery Institute araştırmacılarından Paul Nelson ve Ann Gauger gibi bilim insanları, bu durumun ortak ata varsayımıyla ciddi bir çelişki oluşturduğunu vurgulamaktadır.23 Yönsüz süreçlerin, işlevsel proteinler kodlayan tamamen yeni ve anlamlı genetik dizileri sıfırdan nasıl oluşturduğuna dair tatmin edici bir mekanizma sunulamamıştır. Yetim genlerin varlığı, canlılık tarihinde her soya özgü, kökeni bilinmeyen ve özel işlevler için tasarlanmış bilgi paketlerinin bulunduğuna işaret etmektedir.
2.4. Homolojinin Yeniden Değerlendirilmesi: Ortak Ata mı, Ortak Tasarım mı?
Farklı canlılarda görülen benzer anatomik yapılar (örneğin, insanın kolu, yarasanın kanadı, balinanın yüzgeci ve atın ön bacağı gibi beş parmaklı uzuv yapısı), “homoloji” olarak adlandırılır ve geleneksel olarak ortak atadan miras alındığının kanıtlarından biri olarak sunulur. Ancak bu argüman, Jonathan Wells gibi eleştirmenler tarafından bir “döngüsel mantık” (circular reasoning) içerdiği gerekçesiyle sorgulanmaktadır.25 Argüman şu şekilde işler: “Bu yapılar neden homologdur? Çünkü ortak bir atadan miras alınmışlardır. Ortak bir atadan geldiklerini nereden biliyoruz? Çünkü bu yapılar homologdur.”.25 Bu mantıksal kurguda homoloji, ortak atanın bir kanıtı olmaktan çıkıp, ortak ata varsayımının bir tanımı haline gelmektedir.
Daha da önemlisi, biyolojik veriler bu varsayımı daha da zayıflatmaktadır. Eğer homolog organlar, ortak bir atadan miras alınan ortak bir genetik programın ürünü olsaydı, bu organları inşa eden genetik ve embriyolojik gelişim yollarının da benzer olması beklenirdi. Oysa bilimsel çalışmalar, anatomik olarak “homolog” kabul edilen birçok yapının, farklı canlılarda tamamen farklı genler ile kontrol edildiğini ve farklı embriyolojik süreçlerle geliştirildiğini ortaya koymuştur.26
Bu bulgular ışığında, homoloji için alternatif bir açıklama daha makul görünmektedir: “ortak tasarım” veya “ortak plan” (common blueprint). Bu modele göre, farklı canlılardaki benzer yapılar, ortak bir atadan kaynaklanmak yerine, farklı işlevler için optimize edilmiş ortak bir tasarım ilkesinin tekrar tekrar kullanılmasının bir sonucudur. Tıpkı bir mühendisin, otomobil, uçak ve bisiklet gibi farklı araçlarda, temel bir mühendislik prensibi olan tekerleği kullanması gibi, farklı canlılarda da benzer anatomik çözümlerin kullanılmış olması, ilim sahibi bir tasarımcının varlığına işaret edebilir.28
Aşağıdaki tablo, sunulan bilimsel bulguların iki farklı açıklama modeli çerçevesinde nasıl değerlendirilebileceğini özetlemektedir:
| Bilimsel Gözlem/Bulgu | Ortak Ata Varsayımı (Materyalist Çerçeve) | Ortak Tasarım Modeli (Tasarım Çerçevesi) | 
|---|---|---|
| Hiyerarşik Sınıflandırma | Yavaş dallanma sürecinin bir sonucu olarak beklenir. | Ortak bir plana dayalı modüler tasarımın bir sonucu olarak beklenir. | 
| Kambriyen Patlaması | Beklenmedik bir anomali; ara formların eksikliği açıklama gerektirir. | Temel vücut planlarının (arketip) aniden uygulamaya konulmasıyla tutarlıdır. | 
| İndirgenemez Karmaşıklık | Yönsüz süreçlerle oluşumu ciddi bir zorluktur; her adımın seçilebilir bir avantaj sağlaması gerekir. | İşlevsel bütünlüğün baştan planlandığı öngörüsüyle tam olarak tutarlıdır. | 
| Yetim Genler | Beklenmedik bir anomali; de novo gen oluşumu için tatmin edici bir mekanizma yoktur. | Her türe veya gruba özgü, özel işlevler için yeni bilgi ve sistemlerin tasarlanmasıyla tutarlıdır. | 
| Homoloji & Analoji Çelişkisi | Ortak atadan gelen benzerlik (homoloji) ve bağımsız olarak ortaya çıkan benzerlik (analoji/yakınsama) arasında ayrım yapmak zorundadır. Yakınsama, rastlantısal süreçlerin aynı karmaşık çözümleri defalarca üretmesini gerektirir. | Ortak tasarım ilkelerinin (homoloji) ve ortak fonksiyonel gerekliliklerin (analoji) farklı projelerde kullanılmasının doğal bir sonucudur. | 
Kavramsal Analiz
Bilimsel veriler, kendi başlarına ham bilgilerdir; anlamları, yorumlandıkları kavramsal çerçeve içinde ortaya çıkar. Önceki bölümde sunulan bulgular, hâkim materyalist çerçevenin açıklama gücünü sorgularken, varlığa dair daha derin ve anlamlı bir bakış açısına kapı aralamaktadır.
3.1. Nizam, Gaye ve Sanat Analizi
Sunulan bilimsel veriler, yaratılışta gözlemlenen üç temel hakikate işaret etmektedir: Nizam (düzen), Gaye (amaç) ve Sanat.
- Nizam: Bizzat taksonominin bir bilim dalı olarak var olabilmesi, yani canlılar âleminin rasyonel, hiyerarşik ve tutarlı bir şekilde sınıflandırılabilmesi, bu âlemde keyfiliğin değil, matematiksel bir kesinlikle ifade edilebilen bir Nizam’ın hüküm sürdüğünü gösterir.2 Eğer canlı formları tamamen rastgele süreçlerin bir ürünü olsaydı, aralarında bu kadar net ve iç içe geçmiş gruplar oluşturmaları beklenmezdi. Linnaeus’un sistemi bir düzen icat etmemiş, var olan bir düzeni keşfetmiştir.
 - Gaye: Michael Behe’nin tanımladığı indirgenemez karmaşıklığa sahip biyokimyasal sistemler, belirli bir Gaye’ye yönelik olarak hassas bir şekilde ayarlanmış mekanizmalardır.16 Kan pıhtılaşma sistemindeki her bir protein, “kanamayı durdurma” amacına hizmet edecek şekilde, doğru zamanda ve doğru yerde görev yapmak üzere tertip edilmiştir. Parçaların, bütünün işlevine hizmet edecek şekilde bir araya getirilmiş olması, kör bir tesadüften ziyade, amaçlı bir düzenlemeyi akla getirir.
 - Sanat: Kambriyen Patlaması’nda aniden ortaya çıkan yeni vücut planları ve her türe özgü yetim genlerin içerdiği spesifik bilgi, cansız ve şuursuz maddede bulunmayan bir Sanat’ın ve “bilgi”nin varlığını gösterir.14 Bir bilgisayar programını veya bir şiiri oluşturan harflerin ve sembollerin kendisi değil, onların belirli bir anlam ve işlev oluşturacak şekilde sıralanmasıdır. Benzer şekilde, DNA’yı oluşturan nükleotitler (hammadde) ile bu nükleotitlerin bir canlıyı inşa eden anlamlı bir talimat setine (sanat) dönüşmesi arasında devasa bir fark vardır. Bu bilginin kaynağı, materyalist çerçevenin en temel açmazıdır.
 
3.2. İndirgemeci ve Materyalist Safsataların Eleştirisi
Popüler ve akademik literatürde, gözlemlenen bu düzen ve karmaşıklığı açıklamak için kullanılan dil, çoğu zaman felsefi bir safsata içerir. “Doğal seçilim daha uygun olanı seçti” gibi ifadeler, faili gizleyip, fiili soyut bir sürece veya kanuna atfeden birer “kısayol”dur. Bu dil, cansız süreçlere akıl, irade ve seçme gibi sıfatlar yükleyerek, asıl Fail’i perdeleyen bir yanılsama oluşturur.
Doğa kanunları, olayların nedeni veya faili değil, sadece işleyişin düzenli tekrarının bir tanımıdır. Yerçekimi kanunu, bir elmanın neden düştüğünü değil, nasıl düştüğünü (hangi ivmeyle, hangi yörüngede) betimler. Elmanın varlığını ve onu düşüren ilk hareketi açıklamaz. Benzer şekilde, “doğal seçilim” de bir mekanizmanın adıdır; yeni organları, yeni genleri veya yeni vücut planlarını “yaratan” bir fail değildir. Felsefeci Teoman Duralı’nın da belirttiği gibi, Darwinci evrim, bilimsel bir teoriden ziyade, her şeyi maddenin içkin özellikleriyle açıklamaya çalışan bir “içkinlik metafiziğini” temellendirme iddiasındaki bir “varsayım”dır.30 Bu varsayım, aşkın bir Fail’in varlığını metodolojik olarak reddederek, fiili failsiz bırakma eğilimindedir.
3.3. Hammadde ve Sanat Ayrımı Analizi
Analizin bu noktasında, yaratılışı anlamak için temel bir ayrım yapmak zorunlu hale gelir: “hammadde” ile “sanat” arasındaki fark. Canlılığı oluşturan temel bileşenler –karbon, hidrojen, oksijen atomları, amino asitler, nükleotitler– bu büyük eserin “hammaddesi”dir. Bu hammaddenin kendisinde hayat, görme, işitme, düşünme gibi özellikler yoktur. Bu özellikler, hammaddenin belirli bir plan ve bilgiyle işlenmesiyle ortaya çıkan “sanat” eserinde, yani canlının kendisinde tezahür eder.
Bu ayrım ışığında şu temel sorular ortaya çıkar:
- Cansız hammadde, nasıl olup da son derece karmaşık ve bilgi-yoğun bir sanat eseri olan canlıyı inşa etmiştir?
 - İndirgenemez karmaşıklığa sahip bir bakteriyel kamçının 16 veya bir gözün planı, onu oluşturan proteinlerin ve moleküllerin (hammadde) içinde midir, yoksa bu plan dışarıdan mı dayatılmıştır?
 - Her türe özgü olan ve başka hiçbir canlıda bulunmayan yetim genlerin 18 içerdiği yeni ve özgün bilgi, daha önce var olmayan kodlardan (hammadde) nasıl ortaya çıkmıştır?
 
Bu sorular, neden-sonuç ilişkisini doğru kurmaya davet eder. Bir binanın planı, onu oluşturan tuğla ve çimentonun içinde değildir. Bir kitabın anlamı, onu oluşturan mürekkep ve kâğıdın içinde değildir. Benzer şekilde, hayatın ve canlılığın planı ve bilgisi de onu oluşturan atomların içinde olamaz. Hammaddede bulunmayan özellikler, sanat eserine ancak bir Sanatkâr’ın ilim, irade ve kudretiyle verilebilir.
Sonuç
Bu rapor, canlılar âleminin sınıflandırılması bilimi olan taksonominin, kâinatta rastgelelik ve kaos yerine derin, hiyerarşik ve akılla kavranabilir bir düzenin varlığını ortaya koyduğunu göstermiştir. Bu düzenin kökenini, tüm canlıların ortak bir atadan yavaş ve kademeli süreçlerle türediği varsayımıyla açıklamaya çalışan modelin, paleontoloji, biyokimya ve genomik gibi temel bilim dallarından gelen güçlü ve birbiriyle tutarlı delillerle ciddi şekilde sorgulandığı belgelenmiştir.
Fosil kayıtlarındaki ani ortaya çıkışlar, moleküler makinelerdeki indirgenemez karmaşıklık, her canlı türüne özgü olan ve kökeni bilinmeyen genetik bilgi ve homoloji argümanındaki mantıksal ve biyolojik tutarsızlıklar, materyalist ve yönsüz süreçlere dayalı bir açıklamanın yetersizliğine kuvvetle işaret etmektedir. Bu deliller bütünü, canlılık tarihinin tek bir kökten dallanan bir ağaçtan ziyade, temel planların (arketip) ayrı ayrı var edildiği ve kendi içlerinde çeşitlendiği bir “orman” manzarası sunduğunu düşündürmektedir.
Sunulan bu bilimsel veriler ve kavramsal analizler, varlığın kökenine dair bir deliller demeti sunmaktadır. Bu delillerin işaret ettiği düzen, amaç, sanat ve bilgi olguları, aklı ve vicdanı olan her insan için tefekküre açık bir davettir. Bu noktadan sonra, deliller ışığında nihai bir sonuca varmak, her bir bireyin kendi aklına ve vicdanına bırakılmış bir tercihtir. Şüphesiz, yol gösterilmiştir; artık kimisi şükredenlerden olur, kimisi de gerçeği örtenlerden.
Kaynakça
Behe, M. J. (1996). Darwin’s black box: The biochemical challenge to evolution. Free Press.
Duralı, Ş. T. (1992). Biyoloji felsefesi. Akçağ Yayınları.
Kartal Soysal, E. (2022). Teoman Duralı’nın biyoloji felsefesi yaklaşımının indirgemecilik-holizm bağlamında bir çözümlemesi. Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları Dergisi, 46, 79–107.
Meyer, S. C. (2013). Darwin’s doubt: The explosive origin of animal life and the case for intelligent design. HarperOne.
Wells, J. (2000). Icons of evolution: Science or myth? Why much of what we teach about evolution is wrong. Regnery Publishing.
Wells, J., & Nelson, P. (1997). Homology: A concept in crisis. Origins & Design, 18(2).
Alıntılanan çalışmalar
- Taxonomy / Taksonomi (Adlandırma / Sınıflandırma) - Tedarik Zinciri Portalı, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://www.tedarikzinciriportali.com/post/terim-taxonomy-taksonomi
 - TAKSONOMİ, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://adm.atauni.edu.tr/mod/resource/view.php?id=1313
 - Taksonomi - Vikipedi, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/Taksonomi
 - Linnaean taxonomy - Wikipedia, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Linnaean_taxonomy
 - Carl Linnaeus Taxonomy | PDF - Scribd, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://www.scribd.com/document/526020290/Carl-Linnaeus-taxonomy
 - 5.1: Linnaean Classification - Biology LibreTexts, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://bio.libretexts.org/Bookshelves/Introductory_and_General_Biology/Introductory_Biology_(CK-12)/05%3A_Evolution/5.01%3A_Linnaean_Classification
 - Carl Linnaeus, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://ucmp.berkeley.edu/history/linnaeus.html
 - YAŞLANMA BİYOLOJİSİ, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=146685
 - Filogenetik - Vikipedi, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/Filogenetik
 - Kladistik - Vikipedi, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/Kladistik
 - 2. NOT, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://sistem.nevsehir.edu.tr/bizdosyalar/172c61ef5e0277302bbaf064d0fd455a/Molek%C3%BCler_Evrim_2.Not_2017-2018.pdf
 - Is Homology Evidence for Evolution? (Long Story Short, Ep. 1) - YouTube, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://www.youtube.com/watch?v=lk1gDk1wGhQ
 - Kambriyen - Vikipedi, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/Kambriyen
 - Darwin’s Doubt: The Explosive Origin of Animal Life and the Case …, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://christianscholars.com/darwins-doubt-the-explosive-origin-of-animal-life-and-the-case-for-intelligent-design/
 - Darwin’s Doubt | Stephen C. Meyer, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://stephencmeyer.org/books/darwins-doubt/
 - Darwinin Kara Kutusu, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://www.caliskanim.com/darwinin-kara-kutusu/
 - İnancın Bilimle İmtihanı: Prof. Dr. Michael Behe Vaka Analizi - Evrim Ağacı, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://evrimagaci.org/inancin-bilimle-imtihani-prof-dr-michael-behe-vaka-analizi-364
 - ‘Orphan’ genes play an important role in evolution - EurekAlert!, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://www.eurekalert.org/news-releases/650188
 - Genetic Novelty: How new genes are born - eLife, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://elifesciences.org/articles/55136
 - The life cycle of Drosophila orphan genes | eLife, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://elifesciences.org/articles/01311
 - The Lost and Found: Unraveling the Functions of Orphan Genes - PMC - PubMed Central, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10299390/
 - A Problem for Evolution Grows Worse: Brochosome Proteins Encoded By Orphan Genes, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://evolutionnews.org/2018/04/a-pattern-problem-brochosome-proteins-encoded-by-orphan-genes/
 - About Orphan Genes — What’s the Big Problem for Evolution?, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://evolutionnews.org/2018/11/about-orphan-genes-whats-the-big-problem-for-evolution/
 - Paul Nelson on Orphan Genes and Evolution - ID the Future, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://idthefuture.com/996/
 - Top Scientific Problems with Evolution: Homology | Science and Culture Today, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://scienceandculture.com/2022/02/top-scientific-problems-with-evolution-homology/
 - Khan Academy Video, “Evidence for Evolution,” Gives Circular Arguments for Common Ancestry, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://evolutionnews.org/2022/02/khan-academy-video-evidence-for-evolution-gives-circular-arguments-for-common-ancestry/
 - Homology: A Concept in Crisis. Origins & Design 18:2. Wells, Jonathan, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://www.leaderu.com/orgs/arn/odesign/od182/hobi182.htm
 - Icons of Evolution 10th Anniversary: Dr Jonathan Wells on Homology in Vertebrate Limbs, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://www.youtube.com/watch?v=7kz1qKAEhps
 - Challenged on the “1 Percent” Myth, Smithsonian Gives a Meaningless Non-Answer, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://evolutionnews.org/2025/06/challenged-on-the-1-percent-myth-smithsonian-gives-a-meaningless-non-answer/
 - Teoman Duralı’nın Darvinci Evrim ve Darwinizm Eleştirisi - DergiPark, erişim tarihi Eylül 3, 2025, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3006058