İçeriğe atla

Yapısı Bilinen Proteinler

TİKİPedi sitesinden

Biyolojik Mimarinin ve Fonksiyonun Temel Taşları: Kollajen, Elastin, Miyoglobin ve Hemoglobin Üzerine Bir İnceleme

Giriş

Canlı sistemlerin varlığı ve devamlılığı, sayısız moleküler bileşenin hassas bir uyum içinde faaliyet göstermesiyle mümkün kılınmıştır. Bu bileşenler arasında proteinler, hem yapısal bütünlüğün sağlanmasında hem de dinamik biyokimyasal süreçlerin yürütülmesinde merkezi bir konuma sahiptir. Bir yapının iskeletini oluşturan temel materyallerden, o yapının içinde işleyen karmaşık makinelerin parçalarına kadar uzanan geniş bir yelpazede görev alırlar. Canlılık olarak adlandırılan ve atomik seviyede bulunmayan özellikler bütünü, esasen bu karmaşık ve sanatlı moleküllerin belirli bir düzen ve amaç doğrultusunda tertip edilmiş faaliyetlerinin bir neticesi olarak ortaya çıkar. Bu moleküler dünyanın derinliklerine inildiğinde, en temel birim olan amino asit diziliminden, üç boyutlu ve işlevsel mimarilere uzanan olağanüstü bir nizam gözlemlenir.

Bu rapor, proteinlerin yapı-işlev ilişkisini dört temel ve birbirini tamamlayan örnek üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır: Kollajen, elastin, miyoglobin ve hemoglobin. Bu dört protein, canlı sistemlerdeki iki ana ilkeyi temsil eder: yapısal mühendislik ve dinamik fonksiyon. Kollajen ve elastin, dokuların mekanik bütünlüğünü ve fiziksel özelliklerini belirleyen birer “yapısal mühendislik” harikası olarak karşımıza çıkar. Kollajen, olağanüstü bir gerilme direnci sunarken; elastin, kauçuk benzeri bir esneklik ve geri çekilme kabiliyeti sergiler. Diğer yanda ise miyoglobin ve hemoglobin, yaşam için vazgeçilmez olan oksijen molekülünün yönetimi için özelleşmiş “dinamik fonksiyon” örnekleridir. Miyoglobin, kas dokusunda bir oksijen deposu olarak görev yaparken; hemoglobin, kan dolaşımında bir oksijen taşıyıcısı olarak faaliyet gösterir.

Bu proteinlerin varlığı, biyolojik sistemlerin temelinde yatan bir işlevsel uzmanlaşma ilkesine işaret eder. Sistem, genel amaçlı ve vasat bileşenlerden değil, her biri belirli bir görevi en üst düzeyde yerine getirmek üzere hassas bir şekilde ayarlanmış, özelleşmiş moleküler araçlardan müteşekkildir. Kollajenin gerilmeye karşı gösterdiği muazzam direnç, esneme kabiliyetinin düşüklüğüyle; elastinin olağanüstü esnekliği ise zayıf gerilme direnciyle bir denge içindedir. Benzer şekilde, hemoglobinin lojistik bir taşıyıcı olarak verimliliği, onu zayıf bir depolama birimi yaparken; miyoglobinin mükemmel bir depolama birimi olması, onu etkisiz bir taşıyıcı kılar. Görevlerin bu şekilde net bir ayrımla dağıtılması ve her bir göreve yönelik yüksek derecede optimizasyonun sağlanmış olması, problemlerin rastgele değil, belirli ve hedefe yönelik çözümlerle aşıldığı, organize ve amaçlı bir düzenlemenin varlığını düşündürür.

Raporun temel hedefi, bu dört proteinin, tek boyutlu bir bilgi olan amino asit diziliminden hareketle nasıl olup da üç boyutlu, işlevsel ve sanatlı yapılara dönüştüğünü, en güncel bilimsel veriler ışığında analiz etmektir. Bu analiz, baştan sona belirli bir felsefi ve dilbilimsel çerçeveye göre yürütülecektir. Bu çerçeve uyarınca, doğal süreçlere veya cansız varlıklara aktif fiiller atfedilmeyecek, bunun yerine edilgen ve süreci betimleyici bir dil kullanılacaktır. Böylece, olguların altında yatan nizam, gaye ve sanat boyutu, doğrudan bir iddiada bulunmaksızın, verilerin doğal bir sonucu olarak tefekküre açılacaktır.

Bölüm 1: Bilimsel Açıklama ve Güncel Bulgular

Bu bölümde, kollajen, elastin, miyoglobin ve hemoglobin proteinlerinin yapısal ve işlevsel özellikleri, biyosentez süreçleri ve bu konulardaki güncel bilimsel bulgular, belirlenen dilbilimsel ilkelere bağlı kalınarak detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

1.1. Yapısal Proteinler: Dokuların Mimari İskeleti

Canlı organizmaların doku ve organlarının mekanik dayanıklılığı, esnekliği ve bütünlüğü, büyük ölçüde hücre dışı matris (Extracellular Matrix - ECM) olarak bilinen karmaşık bir ağ tarafından sağlanır. Bu ağın temel mimari bileşenleri, yapısal proteinler olarak adlandırılan ve her biri özelleşmiş mekanik roller üstlenen moleküllerdir. Bu proteinler arasında kollajen ve elastin birbirini tamamlayan fonksiyonlarıyla öne çıkar.

1.1.1. Kollajen: Gerilme Direncinin Moleküler Kablosu

Temel Kavramlar ve Yapısal Hiyerarşi

Kollajen, memeli canlılarda en bol bulunan yapısal proteindir ve vücuttaki toplam protein içeriğinin yaklaşık %30’unu teşkil eder.1 Başta deri, kemik, tendon ve kıkırdak olmak üzere bağ dokusunun ana bileşeni olarak, hücre dışı matrisin yapısal iskeletini oluşturur.2 Tanımlanmış 28’den fazla farklı tipi bulunmakla birlikte, vücuttaki kollajenin %90’ından fazlasını Tip I, II ve III gibi fibril oluşturan türler meydana getirir.1

Kollajenin bu istisnai mekanik özelliklerinin temelinde, hiyerarşik bir mimari düzen yatar. Bu mimarinin en temel katmanı, proteinin birincil yapısı, yani amino asit dizilimidir. Kollajen polipeptit zincirleri, karakteristik olarak her üç pozisyonda bir glisin (Gly) amino asidinin tekrarlandığı Gly-X-Y dizilimine sahiptir.2 Bu dizilimde X pozisyonunda sıklıkla prolin (Pro), Y pozisyonunda ise hidroksiprolin (Hyp) bulunur.2 Glisin, bilinen en küçük amino asit olup, yan zinciri sadece bir hidrojen atomundan ibarettir. Bu minimal yapı, kollajenin daha üst düzeydeki mimarisinin kurulabilmesi için zorunlu bir yapısal kısıtlamadır; zira daha hacimli bir amino asidin bu pozisyonda bulunması, zincirlerin sıkıca bir araya gelmesini fiziksel olarak engellerdi.

Bu birincil yapıdan hareketle, her bir polipeptit zinciri (alfa zinciri), ikincil yapı seviyesinde sol-elli bir poliprolin II-tipi sarmal meydana getirir. Yapısal hiyerarşinin bir sonraki ve en kritik aşamasında, bu üç sol-elli sarmal, birbirlerinin etrafında bükülerek sağ-elli bir “üçlü sarmal” (triple helix) veya “süper sarmal” olarak adlandırılan dördüncül yapıyı inşa eder.2 Bu “halat içinde halat” mimarisi, moleküle olağanüstü bir gerilme direnci kazandırır. Tıpkı tek tek ipliklerin zayıf olmasına rağmen, bir araya getirilip bükülerek oluşturulan bir halatın muazzam bir kuvvete dayanabilmesi gibi, kollajen molekülü de bu hiyerarşik düzenleme sayesinde çelik tel ile kıyaslanabilecek bir gerilme mukavemetine sahip olur.

Mekanizma ve Biyosentez Süreci

Kollajenin bu karmaşık yapısının inşası, hücre içinde (intraselüler) başlayıp hücre dışında (ekstraselüler) tamamlanan, çok sayıda enzimatik reaksiyonun hassas bir şekilde düzenlendiği çok basamaklı bir süreçtir.4

Süreç, kollajen genlerinin transkripsiyonu ve ardından ribozomlarda pre-pro-polipeptit zincirinin translasyonu ile başlar. Bu zincir, sentezlenir sentezlenmez endoplazmik retikulumun (ER) lümenine yönlendirilir.4 ER içinde, zincir bir dizi kritik translasyon sonrası modifikasyona (Post-Translational Modification - PTM) tabi tutulur. Bu modifikasyonların en önemlilerinden biri, C vitamini (askorbik asit) varlığını gerektiren prolil ve lizil hidroksilaz enzimleri tarafından belirli prolin ve lizin kalıntılarının hidroksilasyonudur.8 Bu hidroksil gruplarının eklenmesi, hem daha sonra gerçekleşecek olan glikozilasyon (şeker gruplarının eklenmesi) için bir ön şarttır hem de üçlü sarmal yapının hidrojen bağları aracılığıyla stabilize edilmesi için mutlak surette gereklidir.8 Bu modifikasyonlar tamamlandıktan sonra, üç modifiye edilmiş alfa zinciri, C-terminalinden başlayarak fermuar benzeri bir hareketle bir araya gelir ve pro-kollajen adı verilen üçlü sarmal yapısı oluşturulur.

Oluşturulan pro-kollajen molekülleri, daha sonra Golgi aygıtına taşınır, burada paketlenir ve veziküller aracılığıyla hücre dışı alana salgılanır. Hücre dışı matriste, pro-kollajen molekülünün N- ve C- uçlarında bulunan ve sarmal yapıda olmayan propeptit bölgeleri, spesifik pro-kollajen peptidaz enzimleri tarafından kesilir. Bu kesim işlemi, pro-kollajeni, tropokollajen adı verilen daha küçük bir monomer birimine dönüştürür. Bu tropokollajen monomerleri, artık kendiliğinden bir araya gelerek uzun, ince kollajen fibrillerini meydana getirme yeteneğine sahiptir. Son olarak, bu fibrillerin mekanik dayanıklılığını ve stabilitesini artırmak için, lizil oksidaz enzimi tarafından katalizlenen bir reaksiyonla komşu tropokollajen molekülleri arasında kovalent çapraz bağlar kurulur.2 Bu son adım, kollajen liflerinin dokulara yapısal destek ve direnç sağlayan nihai, olgun formuna kavuşmasını sağlar.

Güncel Araştırmalardan Bulgular

Kollajenin özgün yapısal özellikleri, biyomedikal ve biyoteknolojik uygulamalar için önemli fırsatlar sunmaktadır. Biyouyumluluğu, düşük immünojenisitesi (bağışıklık sistemini zayıf uyarması) ve biyobozunurluğu sayesinde kollajen, doku mühendisliğinde hücre iskeleti olarak, yara örtüsü materyallerinde ve kontrollü ilaç salım sistemlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır.3 Güncel çalışmalar, bu biyomateryallerin mekanik özelliklerini ve hücrelerle etkileşimlerini modifiye ederek daha işlevsel hale getirmeye odaklanmaktadır.

Diğer bir önemli araştırma alanı ise kollajenin yaşlanma sürecindeki rolüdür. Yaşlanma ve çevresel faktörlere (özellikle UV radyasyonu) maruz kalma ile birlikte, derideki kollajen sentez hızı azalırken, yıkım hızı artar. Bu durum, derinin yapısal bütünlüğünün zayıflamasına, elastikiyetini kaybetmesine ve kırışıklıkların oluşumuna yol açar.3 Bu bağlamda yapılan araştırmalar, kollajen sentezini uyaran veya yıkımını yavaşlatan doğal bileşikler ve farmakolojik ajanlar üzerine yoğunlaşmıştır.14 Kollajen peptitlerini içeren takviyelerin cilt sağlığı üzerindeki etkileri de aktif bir araştırma konusudur ve bazı çalışmaların, bu takviyelerin cilt nemini ve elastikiyetini artırabileceğini gösterdiği bildirilmiştir.3

1.1.2. Elastin: Esnekliğin Moleküler Yayı

Temel Kavramlar ve Yapısal Özellikler

Kollajenin rijit ve dirençli yapısının aksine elastin, dokulara esneklik, gerilip tekrar eski haline dönebilme (elastik geri çekilme veya recoil) kabiliyeti kazandıran temel yapısal proteindir.15 Bu özellik, kan basıncındaki dalgalanmalara uyum sağlamak zorunda olan büyük arterler, solunum sırasında sürekli genişleyip daralan akciğerler ve mekanik strese maruz kalan deri gibi dokuların fonksiyonu için hayati öneme sahiptir.16 Elastin, kollajenden yaklaşık 1000 kat daha esnektir.16

Elastinin bu kauçuk benzeri özelliklerinin kaynağı, hem monomer birimi olan tropoelastinin özgün amino asit dizilimi hem de bu monomerlerin bir araya getirilme biçimidir. Tropoelastin, yaklaşık 70 kDa molekül ağırlığına sahip çözünür bir öncül proteindir.19 Yapısı, iki ana tip bölgenin tekrar tekrar dizilmesinden oluşur: Birincisi, glisin (Gly), valin (Val) ve prolin (Pro) gibi hidrofobik (suyu sevmeyen) amino asitlerden zengin bölgelerdir. Bu hidrofobik bölgeler, molekülün esnekliğinden ve gerildiğinde entropik olarak daha düzenli bir hale gelme eğiliminden sorumludur.15 İkincisi ise, alanin (Ala) ve lizin (Lys) amino asitlerinden zengin, çapraz bağ oluşumuna katılan bölgelerdir.15

Elastinin kalıcı ve dayanıklı yapısının en kritik unsuru, “desmozin” ve “izodesmozin” adı verilen özgün kovalent çapraz bağlardır. Bu yapılar, dört farklı tropoelastin zincirinden gelen dört lizin kalıntısının, lizil oksidaz enzimi aracılığıyla bir araya getirilmesiyle oluşturulur.15 Bu karmaşık çapraz bağlar, tropoelastin monomerlerini birbirine bağlayarak son derece dayanıklı ve esnek bir polimerik ağ meydana getirir. Bu ağ yapısı, doku gerildiğinde elastin liflerinin kopmadan uzamasına, kuvvet ortadan kalktığında ise enerjiyi geri vererek hızla eski formuna dönmesine olanak tanır.

Mekanizma ve Biyosentez (Elastogenez)

Kollajenin hayat boyu dinamik bir şekilde sentezlenip yeniden modellenebilmesinin aksine, elastin üretimi (elastogenez) büyük ölçüde embriyonik gelişim ve ergenlik döneminde tamamlanan bir süreçtir. Yetişkin dokularda elastin sentezi çok düşük seviyelerdedir veya hiç gerçekleşmez.19 Bu durum, elastinin biyolojik olarak son derece dayanıklı bir molekül olmasını gerektirir; nitekim yarı ömrünün 70 yıldan fazla olduğu tahmin edilmektedir.19

Elastogenez süreci, fibroblastlar veya düz kas hücreleri gibi özelleşmiş hücreler tarafından tropoelastin monomerlerinin hücre dışı alana salgılanmasıyla başlar.15 Hücre dışı ortamda, fizyolojik sıcaklıkta, hidrofobik etkileşimler nedeniyle tropoelastin molekülleri “koaservasyon” adı verilen bir süreçle bir araya gelerek küçük kürecikler oluşturur.25 Bu tropoelastin agregatları daha sonra, fibrillin gibi glikoproteinlerden oluşan ve bir iskele görevi gören mikrofibrillerin üzerine biriktirilir.27 Bu iskele, tropoelastin monomerlerinin doğru bir şekilde hizalanmasını ve organize olmasını sağlar. Son aşamada, mikrofibril iskelesi üzerine birikmiş olan tropoelastin monomerleri, lizil oksidaz enzimi tarafından katalizlenen reaksiyonlarla desmozin ve izodesmozin çapraz bağları aracılığıyla birbirine kovalent olarak bağlanır. Bu çapraz bağlanma süreci, çözünür tropoelastin monomerlerini, olgun, çözünmez ve son derece dayanıklı elastin liflerine dönüştürür.

Güncel Araştırmalardan Bulgular

Elastinin sentezinin ve yapısal bütünlüğünün önemi, çeşitli patolojik durumlarda daha net anlaşılmaktadır. Örneğin, elastin liflerinin parçalanması veya düzensiz birikimi, ateroskleroz (damar sertliği), anevrizma oluşumu ve atriyal fibrilasyon gibi kardiyovasküler hastalıkların gelişiminde önemli bir rol oynar.24 Bu alandaki güncel araştırmalar, elastin yıkımına neden olan enzimleri (matriks metalloproteinazlar gibi) hedef alarak veya elastin sentezini düzenleyen sinyal yollarını modüle ederek bu hastalıkların ilerlemesini yavaşlatmayı amaçlamaktadır.

Dermatoloji alanında ise, yaşlanma ve kronik güneşe maruz kalma (foto-yaşlanma) sonucu elastin liflerinin hasar görmesi, ciltte sarkma ve derin kırışıklıkların oluşumunun ana nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir.25 Yetişkinlerde elastin üretiminin çok sınırlı olması nedeniyle, hasar görmüş elastin liflerinin onarımı zordur. Bu nedenle, güncel araştırmalar, topikal olarak uygulanan ve elastin sentezini uyarabilen bileşiklerin geliştirilmesi veya mevcut elastin liflerini daha fazla hasardan koruyan stratejiler üzerine odaklanmıştır.25

Kollajen ve elastinin biyosentez yolları incelendiğinde, biyolojik sistemlerin hem uzun vadeli kararlılık hem de kısa vadeli uyarlanabilirlik için farklı stratejiler kullandığı görülür. Elastin, yaklaşık 70 yıllık yarı ömrüyle “bir kez inşa et ve uzun süre dayanacak şekilde yap” ilkesine göre tertip edilmiş kalıcı bir yapı sunar. Bu, özellikle büyük arterler gibi sürekli mekanik strese maruz kalan ve yapısal bütünlüğünü ömür boyu koruması gereken dokular için ideal bir çözümdür. Buna karşılık, yara iyileşmesi gibi süreçlerde aktif olarak sentezlenen kollajen 4, “yeniden modellenebilir şekilde inşa et” ilkesini temsil eder. Bu dinamik yapı, büyüme, onarım ve adaptasyon gibi süreçlere olanak tanır. Her şeyin kalıcı olarak inşa edilmemesinin sebebi, vücudun kendini onarma ihtiyacıdır; her şeyin sürekli yeniden inşa edilmemesinin sebebi ise bunun enerjisel olarak israf ve yapısal olarak istikrarsızlık anlamına gelmesidir. Bu ikili strateji, kalıcı yapısal bütünlük ile dinamik onarım ve değişim ihtiyacı gibi birbiriyle çelişen iki zorlu gereksinime karşı geliştirilmiş sofistike bir çözüme işaret etmektedir.

Tablo 1: Kollajen ve Elastinin Yapısal ve Fonksiyonel Özelliklerinin Karşılaştırılması

Özellik Kollajen Elastin
Birincil Yapı Gly-X-Y tekrar dizisi Hidrofobik ve lizin zengini alanların tekrarı
Anahtar Amino Asitler Glisin, Prolin, Hidroksiprolin Glisin, Valin, Prolin, Alanin, Lizin
Üst Düzey Yapı Sağ-elli üçlü sarmal (Süper sarmal) Düzensiz, amorf, ağ benzeri yapı
Çapraz Bağ Tipi Aldehit çapraz bağları (Lizil oksidaz aracılı) Desmozin ve İzodesmozin (Dört lizin kalıntısından)
Mekanik Özellik Yüksek gerilme direnci, düşük esneklik Düşük gerilme direnci, yüksek esneklik ve geri çekilme
Ana Biyolojik Rol Dokulara yapısal destek, dayanıklılık ve sağlamlık Dokulara esneklik ve elastikiyet
Biyosentez Zamanlaması Hayat boyu devam eden dinamik sentez (öz. yara iyileşmesi) Büyük ölçüde gelişimsel dönemde tamamlanır

1.2. Globüler Proteinler: Dinamik Görevlerin Moleküler Makineleri

Yapısal proteinlerin statik ve mimari rollerinin aksine, globüler proteinler biyokimyasal reaksiyonların katalizi, moleküllerin taşınması ve sinyal iletimi gibi dinamik görevleri yerine getiren kompakt, küresel moleküllerdir. Miyoglobin ve hemoglobin, oksijen molekülünün yönetimi gibi hayati bir görevi üstlenen, bu protein sınıfının en iyi bilinen örnekleridir.

1.2.1. Miyoglobin: Kasların Oksijen Rezervuarı

Temel Kavramlar ve Yapı

Miyoglobin, özellikle yüksek metabolik aktiviteye sahip kalp kası ve iskelet kası hücrelerinin sitoplazmasında yüksek konsantrasyonlarda bulunan, tek bir polipeptit zincirinden oluşan monomerik bir proteindir.30 Yaklaşık 153 amino asitten oluşan bu tek zincir, kompakt bir küresel yapıya katlanır. İkincil yapısı, %75 gibi yüksek bir oranda alfa-sarmal içermesiyle karakterizedir.31 Bu sarmallar, molekülün içinde, “hem” adı verilen prostetik bir grubu barındıran hidrofobik bir cep oluşturur.34 Hem grubu, bir porfirin halkası ve bu halkanın merkezinde bulunan tek bir demir (Fe2+) atomundan müteşekkildir. Oksijenin geri dönüşümlü olarak bağlandığı yer, işte bu demir atomudur.31

Mekanizma ve Oksijen Bağlama Kinetiği

Miyoglobinin temel fizyolojik işlevi, kas hücreleri içinde bir oksijen rezervuarı olarak görev yapmaktır.37 Yoğun egzersiz gibi kasların oksijen ihtiyacının, kan dolaşımının sağlayabileceğinden daha fazla olduğu durumlarda, miyoglobin depoladığı oksijeni serbest bırakarak hücrenin enerji üretim merkezi olan mitokondriye oksijen tedarik eder.

Bu depolama fonksiyonunu mükemmel bir şekilde yerine getirebilmesinin ardındaki anahtar özellik, miyoglobinin oksijene olan afinitesinin (bağlanma ilgisinin) hemoglobine kıyasla çok daha yüksek olmasıdır.35 Kas dokusundaki kılcal damarlarda, hemoglobin oksijenini serbest bırakırken, miyoglobin bu yüksek afinitesi sayesinde oksijeni verimli bir şekilde yakalar ve depolar.

Miyoglobinin oksijen bağlama davranışı, oksijen doygunluk eğrisi ile görselleştirilir. Monomerik yapısı ve tek bir oksijen bağlanma bölgesine sahip olması nedeniyle, miyoglobinin oksijen bağlaması kooperatif bir özellik göstermez. Bu durum, doygunluk eğrisinin “hiperbolik” bir şekle sahip olmasıyla sonuçlanır.31 Bu eğrinin fizyolojik anlamı şudur: Miyoglobin, dokulardaki normal oksijen basınçlarında bile oksijene neredeyse tamamen doymuş halde kalır. Sadece hücre içi oksijen konsantrasyonu, kas aktivitesi nedeniyle kritik derecede düştüğünde oksijenini serbest bırakmaya başlar. Bu “her şey ya da hiç” tarzı bağlanma profili, onu ideal bir acil durum oksijen deposu haline getirir.

Güncel Araştırmalardan Bulgular

Son yıllardaki çalışmalar, miyoglobinin sadece bir oksijen deposu olmanın ötesinde ek fonksiyonlara da sahip olabileceğini göstermektedir. Bu potansiyel roller arasında, hücre içi bir sinyal molekülü olan nitrik oksidin (NO) metabolizmasını düzenlemek ve reaktif oksijen türlerini (ROS) temizleyerek hücreyi oksidatif stresten korumak bulunmaktadır.35

Ayrıca, diyabet gibi durumlarda kan şekeri seviyelerinin yükselmesiyle ortaya çıkan protein glikasyonu (proteinlere enzimatik olmayan yollarla şeker moleküllerinin bağlanması) sürecinin miyoglobini de etkileyebileceği anlaşılmıştır. Glikasyonun, miyoglobinin üç boyutlu yapısını ve dolayısıyla oksijen bağlama kapasitesini değiştirebileceği ve bu durumun kas fonksiyonları üzerinde olumsuz etkilere yol açabileceği üzerine çalışmalar devam etmektedir.43

1.2.2. Hemoglobin: Kanın Oksijen Taşıyıcısı

Temel Kavramlar ve Dördüncül Yapı

Hemoglobin, omurgalı canlılarda oksijen taşınmasından sorumlu olan, alyuvarların (eritrositler) içinde yüksek konsantrasyonlarda bulunan temel proteindir.36 Miyoglobinin monomerik yapısının aksine hemoglobin, iki alfa (α) ve iki beta (β) olmak üzere dört ayrı polipeptit alt biriminden oluşan tetramerik bir proteindir (α2​β2​).31 Her bir alt birim, yapısal olarak miyoglobine oldukça benzer ve kendi hem grubunu içerir. Bu dördüncül yapı, bir hemoglobin molekülünün toplamda dört adet oksijen molekülü bağlayabilmesine olanak tanır.44

Mekanizma: Allosterik Düzenleme ve Kooperatif Bağlanma

Hemoglobinin bir oksijen taşıyıcısı olarak olağanüstü verimliliği, tekil alt birimlerinin özelliklerinin basit bir toplamından değil, bu dört alt birimin bir araya gelerek oluşturduğu dördüncül yapıdan kaynaklanan yeni ve bütüncül özelliklerden ileri gelir. Bu özelliklerin en önemlisi, “allosterik düzenleme” ve “kooperatif bağlanma”dır.34

Hemoglobin molekülü, iki temel dördüncül konformasyon arasında bir denge halindedir:

  1. T (Tense/Gergin) Durumu: Bu, oksijen bağlanmamış (deoksihemoglobin) formdur. T durumunda, alt birimler arasındaki etkileşimler molekülü “gergin” bir yapıda tutar ve bu durumdaki hemoglobinin oksijene olan afinitesi düşüktür.31
  2. R (Relax/Gevşek) Durumu: Bu, oksijen bağlanmış (oksihemoglobin) formdur. Oksijen bağlandıkça, alt birimler arasındaki etkileşimler değişir, molekül “gevşek” bir yapıya geçer ve bu durumdaki hemoglobinin oksijene olan afinitesi yüksektir.31

“Kooperatiflik” veya “işbirlikçi bağlanma” mekanizması, bu iki durum arasındaki geçişle ilgilidir. Düşük oksijen basıncında (örneğin, dokularda), hemoglobin T durumundadır ve oksijene karşı isteksizdir. Ancak, dört bağlanma bölgesinden birine bir oksijen molekülü bağlandığında, bu durum o alt birimde küçük bir yapısal değişikliği tetikler. Bu değişiklik, komşu alt birimlere iletilir ve onların da T durumundan R durumuna geçişini kolaylaştırır. R durumuna geçen bu alt birimlerin oksijen afinitesi artar, bu da ikinci bir oksijen molekülünün daha kolay bağlanmasını sağlar. Bu süreç, üçüncü ve dördüncü oksijen moleküllerinin bağlanmasıyla katlanarak devam eder.31 Kısacası, “bir oksijenin bağlanması, diğerlerinin bağlanmasını kolaylaştırır”. Bu işbirlikçi davranış, hemoglobinin oksijen yükleme ve boşaltma işlemlerini son derece verimli bir şekilde gerçekleştirmesini sağlar.

Bu kooperatif bağlanma davranışı, hemoglobinin oksijen doygunluk eğrisinin karakteristik “sigmoidal” (S-şekilli) formunu ortaya çıkarır.31 Akciğerlerdeki yüksek oksijen basıncında, eğrinin üst plato kısmı, hemoglobinin oksijene neredeyse tamamen doymasını (yüksek afinite ile verimli yükleme) sağlar. Metabolik olarak aktif dokulardaki düşük oksijen basıncında ise, eğrinin dik kısmı, oksijen basıncındaki küçük bir düşüşe bile hemoglobinin büyük miktarda oksijen serbest bırakarak yanıt vermesini (düşük afinite ile verimli boşaltma) mümkün kılar.

Güncel Araştırmalardan Bulgular

Hemoglobinin yapısındaki hassasiyet, hemoglobinopatiler olarak bilinen genetik hastalıklarda açıkça görülür. Örneğin, orak hücre anemisinde, beta-globin zincirindeki tek bir amino asidin değişmesi, deoksihemoglobin moleküllerinin anormal şekilde polimerleşmesine ve alyuvarların orak şeklini almasına neden olur.38 Bu durum, sistemin ne kadar hassas bir denge üzerine kurulduğunun çarpıcı bir örneğidir.

Modern ilaç geliştirme çalışmaları, hemoglobinin allosterik davranışını modüle etmeye odaklanmıştır. Hemoglobinin T veya R durumunu stabilize edebilen “allosterik efektör” adı verilen küçük moleküllerin tasarımı, orak hücre anemisi veya talasemi gibi hastalıkların tedavisinde yeni terapötik yaklaşımlar sunma potansiyeli taşımaktadır.47 Bu moleküller, hemoglobinin oksijen afinitesini yapay olarak artırarak veya azaltarak patolojik koşulları iyileştirmeyi hedefler.

Miyoglobin ve hemoglobin karşılaştırması, yapısal karmaşıklıktaki bir artışın (monomerden tetramere geçiş), bileşenlerde tek başına bulunmayan tamamen yeni ve bütüncül bir işlevsel özelliği (kooperatiflik) nasıl ortaya çıkardığının çarpıcı bir örneğini sunar. Miyoglobin benzeri tek bir alt birim, oksijeni yalnızca sabit (hiperbolik) bir afinite ile bağlayabilir; basit bir açma-kapama anahtarı gibidir. Ancak, bu alt birimlerden dördü belirli bir üç boyutlu konfigürasyonda (hemoglobinin dördüncül yapısı) bir araya getirildiğinde, birbirleriyle “iletişim kurmaya” başlarlar. Oksijen bağlanması üzerine protein yapısındaki ince kaymalarla aracılık edilen bu iletişim, kooperatiflik olgusunu ve işlevsel olarak kritik olan sigmoidal eğriyi meydana getirir. Kooperatiflik özelliği, ne alfa zincirinde ne de beta zincirinde tek başına bulunur. Bu özellik, yalnızca onların bir tetramer olarak belirli ve önceden tertip edilmiş düzenlenmelerinden ortaya çıkar. Dolayısıyla, fonksiyon sadece parçaların bir toplamı değil, onların bir araya getirilmesini dikte eden bilginin bir ürünüdür.

Tablo 2: Miyoglobin ve Hemoglobinin Yapısal ve Fonksiyonel Özelliklerinin Karşılaştırılması

Özellik Miyoglobin Hemoglobin
Dördüncül Yapı Monomerik Tetramerik (α2​β2​)
Alt Birim Sayısı 1 4
Hem Grubu Sayısı 1 4
Ana Fonksiyon Oksijen Depolama Oksijen Taşıma
Bulunduğu Yer Kas dokusu Alyuvarlar (Kan)
Oksijen Afinitesi Çok Yüksek Değişken (Düşük/Yüksek)
Bağlanma Tipi Non-kooperatif Kooperatif (Allosterik)
Doygunluk Eğrisi Şekli Hiperbolik Sigmoidal (S-şekilli)

Bölüm 2: Kavramsal Analiz

Bilimsel verilerin sunumunun ardından bu bölümde, elde edilen bulgular, raporun temel felsefi ve dilbilimsel ilkeleri çerçevesinde üç analitik başlık altında daha derin bir tefekküre tabi tutulacaktır. Amaç, bilimsel olguların işaret ettiği düzen, gaye ve sanat boyutlarını, düşündürücü bir üslupla analiz etmektir.

2.1. Nizam, Gaye ve Sanat Analizi

İncelenen dört proteinin yapı ve işleyiş mekanizmaları, her seviyede kendini gösteren bir nizam, belirli bir amaca yöneliklik ve incelikli bir sanat sergilemektedir.

Hiyerarşik Nizam (Düzen): Proteinlerin yapısı, basit bir temelden karmaşık bir bütüne doğru ilerleyen çok katmanlı ve hiyerarşik bir nizamın varlığına işaret eder. Bu nizam, tek boyutlu bir bilgi olan amino asit dizilimiyle başlar. Bu dizilim, ikincil yapıların (alfa-sarmallar gibi) oluşumunu belirler. İkincil yapılar, üçüncül yapı olarak bilinen üç boyutlu katlanmış forma ulaşır. Hemoglobin örneğinde olduğu gibi, bu üçüncül yapılar da bir araya gelerek dördüncül bir kompleksi meydana getirir. Kollajende ise bu hiyerarşi, tropokollajen monomerlerinden fibrillere, oradan da dokuların yapısal iskeletini oluşturan liflere kadar uzanır. Bu hiyerarşinin her bir basamağı, bir sonraki basamağın doğru bir şekilde teşekkül etmesi için bir ön şarttır. Tek bir amino asidin yanlış yerde olması (orak hücre anemisinde olduğu gibi), tüm yapının ve fonksiyonun çökmesine neden olabilir. Bu durum, sistemin ne kadar hassas, iç içe geçmiş ve düzenli bir yapıya sahip olduğunun bir göstergesidir.

Yapı-İşlev Uyumu (Gaye): Sunulan bilimsel veriler, her bir moleküler detayın rastgele bir araya gelmekten ziyade, belirli bir amaca hizmet edecek şekilde hassas bir surette tertip edildiğini göstermektedir. Kollajendeki Gly-X-Y tekrar dizisi, sadece bir kimyasal formül değil, üçlü sarmalın sıkıca paketlenmesini mümkün kılan ve böylece gerilme direncini sağlayan amaçlı bir düzenlemedir. Elastindeki hidrofobik alanlar ve desmozin çapraz bağları, esneklik ve geri çekilme fonksiyonu için özel olarak ayarlanmış bir mimari sunar. En çarpıcı örneklerden biri ise hemoglobindir. Tetramerik yapısı, T ve R durumları arasındaki geçiş ve alt birimler arası iletişim, akciğerlerde oksijeni maksimum verimlilikle almak ve dokularda ihtiyaç oranında serbest bırakmak gibi karmaşık bir lojistik problemi çözmek üzere kurulmuş bir mekanizmadır. Kollajenin dayanıklılığının elastinin esnekliğiyle, miyoglobinin depolama kapasitesinin hemoglobinin taşıma verimliliğiyle aynı organizmada bir araya gelmesi, bütüncül bir sistemde belirli bir gayeye yönelik işleyen, birbirini tamamlayıcı bir düzenlemeye işaret eder.

Moleküler Sanat: İncelenen sistemlerdeki incelikli tertip, bir sanat boyutunu akla getirmektedir. Hemoglobinin, ortamdaki oksijen basıncına göre bağlanma afinitesini “akıllıca” ayarlayan allosterik mekanizması, basit bir kimyasal reaksiyonun ötesinde, dinamik ve kendini düzenleyen bir moleküler makine olarak işlev görür. Aynı temel hammaddeler olan amino asitlerden yola çıkılarak, bir yanda çelik tel kadar sağlam kollajen “kablolarının”, diğer yanda kauçuk kadar esnek elastin “yaylarının” inşa edilmesi, malzemenin potansiyelinin ne kadar sanatlı bir şekilde kullanıldığını gösterir. Bir amino asit zincirinin, sayısız olası konformasyon arasından tek bir doğru ve işlevsel üç boyutlu yapıya saniyeler içinde katlanması, altında yatan bilgi ve yönlendirmenin ne denli hassas olduğunu ortaya koyar. Böylesine karmaşık yapıların, belirli işlevleri yerine getirecek şekilde bu denli incelikli ve hassas ayarlanmış olması, dikkat çekici ve düşündürücüdür.

2.2. İndirgemeci Dil ve Nedensellik Analizi

Bilimsel literatür ve popüler anlatımlarda, karmaşık biyolojik olguları açıklamak için kullanılan dil, çoğu zaman bir nedensellik yanılgısı içerebilmektedir. Olguları sadece isimlendirerek veya faili mefule (etkeni edilgene) atayarak açıkladığını zanneden indirgemeci yaklaşımlar, sürecin kendisini fail olarak gösterme eğilimindedir.

“Doğa kanunları” veya “doğal seçilim” gibi ifadeler, bir sürecin nasıl işlediğini ve hangi koşullar altında hangi sonuçların ortaya çıktığını betimleyen faydalı birer “kısayol” veya modeldir. Ancak bu ifadeler, sürecin nihai failini, yani o kanunları koyan ve süreci yürüten irade ve kudreti açıklamazlar. Kanunlar, bir işin yapıcısı (fail) değil, o işin nasıl yapıldığının tarifidir (vasıf). Örneğin, “protein katlanması kanunları, miyoglobini bu şekle soktu” demek, “yerçekimi kanunu elmayı düşürdü” demekle aynı mantıksal hatayı içerir. Yerçekimi kanunu, elmanın düşüş sürecini matematiksel olarak tanımlar, ancak elmayı o yörüngede hareket ettiren gücün kendisi değildir. Benzer şekilde, fizik ve kimya kanunları, bir polipeptit zincirinin hangi koşullar altında hangi konformasyona ulaşacağını tanımlar, ancak zinciri o kanunlara uymaya sevk eden ve süreci başlatan asıl nedeni açıklamaz.

Aynı şekilde, “hemoglobin alt birimleri, oksijen afinitesini artırmak için birbirleriyle etkileşmeyi seçti” veya “tropoelastin molekülleri, lif oluşturmak üzere bir araya geldi” gibi moleküllere bilinç ve irade atfeden dil, bir gözlemin antropomorfik (insan-biçimci) bir ifadesidir. Bu, bilimsel bir açıklama değil, gözlemlenen sonucun bir betimlemesidir. Moleküllerin bir “tercihi” veya “niyeti” yoktur. Süreçler, belirli koşullar altında, önceden kurulu bir düzenek ve kanunlar dahilinde, belirlenmiş bir sonucun ortaya çıkması şeklinde işler. Bu dilin bir “kısayol” olarak kullanılması anlaşılabilir olsa da, belirtilen felsefi çerçeveden bakıldığında, nedenselliği yanlış yere atfeden ve açıklamanın derinliğini sınırlayan eksik bir yaklaşım olduğu görülür.

2.3. Hammadde ve Sanat Ayrımı Analizi

İncelenen proteinlerin yapısı ve fonksiyonu, “hammadde” ile bu hammaddeden inşa edilen “sanat eseri” arasındaki derin ve temel farkı ortaya koymaktadır. Bu analiz, bu iki unsur arasındaki ilişkiyi sorgulayarak, olguların daha bütüncül bir şekilde anlaşılmasına olanak tanır.

Bu proteinlerin “hammaddesi”, karbon, hidrojen, oksijen ve azot gibi temel, cansız ve hayatsız atomlardır. Bu atomların tekil olarak ne gerilme direnci, ne esneklik, ne de oksijen taşıma gibi özellikleri vardır. “Sanat eseri” ise, bu basit ve özelliklere sahip olmayan hammaddelerin, belirli bir plan ve bilgi (amino asit dizilimi) doğrultusunda bir araya getirilmesiyle inşa edilen kollajen, elastin, miyoglobin ve hemoglobin gibi proteinlerdir. Bu eserler, hammaddelerinde bulunmayan yepyeni ve bütüncül özellikler sergilerler.

Bu ayrım, tefekküre yönelik şu temel soruları gündeme getirir:

  1. Hammadde olan atomlarda bulunmayan “esneklik” (elastinde), “kooperatif bağlanma” (hemoglobinde) veya “yüksek afiniteli oksijen depolama” (miyoglobinde) gibi özellikler, bu atomların belirli bir düzen içinde bir araya getirilmesiyle oluşan “sanat eseri” olan proteine nereden ve nasıl gelmektedir? Bu özellikler, atomların kendisinden mi kaynaklanmaktadır, yoksa onların belirli bir sanat ve ilimle tertip edilmesinin bir sonucu mudur?
  2. Cansız ve tekil olarak bir plana sahip olmayan atomlar, kendilerinde olmayan bir bilgiyi (amino asit dizilimi genetik kodda şifrelenmiştir) takip ederek, nasıl olup da kendilerinden çok daha karmaşık, işlevsel ve belirli bir amaca hizmet eden bir bütünü (proteini) meydana getirmiştir? Bir binanın tuğlaları, bir plan olmadan kendiliğinden bir araya gelip bir saray oluşturamaz. Benzer şekilde, amino asitler, hangi sırayla dizileceklerini ve ardından hangi üç boyutlu şekle bürüneceklerini nereden bilmektedir?
  3. Bir polipeptit zincirinin, termodinamik olarak mümkün olan sayısız konformasyon arasından, saniyeler içinde tek bir doğru ve işlevsel üç boyutlu yapıya katlanmasını sağlayan “bilginin” ve “yönlendirmenin” kaynağı nedir? Bu bilgi, hammaddenin kendisinde içkin olarak bulunmamaktadır. Bu durum, hammaddenin ötesinde, o hammaddeyi işleyen bir ilim, irade ve kudretin varlığına işaret etmez mi?

Bu analiz, biyolojik yapıları sadece bileşenlerinin bir toplamı olarak görmenin indirgemeci bir yaklaşım olduğunu; asıl dikkate değer olanın, bu basit bileşenlerden, onlarda bulunmayan yepyeni ve sanatlı özelliklere sahip bütünlerin nasıl inşa edildiği gerçeği olduğunu vurgular.

Sonuç

Bu rapor, canlılığın moleküler temelini oluşturan dört kilit proteinin; kollajen, elastin, miyoglobin ve hemoglobinin yapı ve fonksiyonlarını güncel bilimsel veriler ışığında incelemiştir. Yapılan analizler, bu proteinlerin her birinin, belirli bir biyolojik ihtiyaca yönelik olarak hassas bir şekilde tertip edilmiş moleküler mimariler olduğunu ortaya koymuştur. Kollajen ve elastin, dokulara aynı anda hem dayanıklılık hem de esneklik kazandıran, birbirini tamamlayıcı bir yapısal sanat harikası örneği olarak sunulmuştur. Miyoglobin ve hemoglobin ise, yaşam için mutlak gerekli olan oksijenin, bir yandan kaslarda acil durumlar için depolanması, diğer yandan tüm vücuda verimli bir şekilde dağıtılması gibi karmaşık bir lojistik soruna getirilmiş hassas ve dinamik birer çözüm olarak analiz edilmiştir.

Bilimsel verilerin daha derin bir kavramsal analizi, bu moleküler sistemlerde gözlemlenen çok katmanlı ve hiyerarşik bir düzenin, her bir detayın belirli bir amaca hizmet ettiği bir gaye-yönelimli işleyişin ve cansız hammaddelerden sanatlı ve yeni özelliklere sahip eserlerin inşa edilmesinin varlığını göstermiştir. Amino asit dizilimindeki tek boyutlu bir bilgiden, kooperatif bağlanma gibi karmaşık, üç boyutlu ve dinamik fonksiyonların ortaya çıkması, basit bileşenlerin ötesinde, bu bileşenleri belirli bir plan dahilinde düzenleyen bir bilginin ve kudretin mevcudiyetini düşündürmektedir.

Bu moleküler sistemlerdeki nizam, sanat ve gaye, evrenin ve hayatın doğası hakkında derin tefekkürlere kapı aralamaktadır. Bu raporun görevi, bilimsel ve akli delilleri sunarak hakikate giden yolu aydınlatmaktır. Kur’an-ı Kerim’in İnsan Suresi’nin 3. ayetinde belirtilen “Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik; artık o isterse şükreden olur, isterse nankör” metoduna uygun olarak, sunulan bu deliller karşısında nihai bir sonuca varmak ve bir karara ulaşmak, her bir okuyucunun kendi aklına, muhakemesine ve vicdanına bırakılmıştır.

Kaynakça

Gelse, K., Pöschl, E., & Aigner, T. (2003). Collagens—structure, function, and biosynthesis. Advanced Drug Delivery Reviews, 55(12), 1531-1546.

Kadler, K. E., Baldock, C., Bella, J., & Boot-Handford, R. P. (2007). Collagens at a glance. Journal of Cell Science, 120(12), 1955-1958.

Mizuno, T., Hagiwara, N., & Kasanuki, H. (2005). Role of elastin in the remodeling of the left ventricle. Circulation Journal, 69(9), 1135-1140.

Ordway, G. A., & Garry, D. J. (2004). Myoglobin: an essential hemoprotein in striated muscle. Journal of Experimental Biology, 207(20), 3441-3446.

Ricard-Blum, S. (2011). The collagen family. Cold Spring Harbor Perspectives in Biology, 3(1), a004978.

Safo, M. K., & Ahmed, M. H. (2021). Chapter 14 - Allosteric effectors of hemoglobin. In M. K. Safo (Ed.), Allosteric G-Protein-Coupled Receptors and Other Proteins (pp. 317-340). Academic Press.

Shoulders, M. D., & Raines, R. T. (2009). Collagen structure and stability. Annual Review of Biochemistry, 78, 929-958.

Tarakanova, A., Yeo, G. C., Baldock, C., Weiss, A. S., & Buehler, M. J. (2019). Tropoelastin and elastin assembly. In Fibrous Proteins: Structures and Mechanisms (pp. 1-22). Springer.

Wagenseil, J. E., & Mecham, R. P. (2012). Elastin in large artery stiffness and hypertension. Journal of Cardiovascular Translational Research, 5(3), 264-273.

Wang, Y., Li, H., & Liu, J. (2021). Elastin biosynthesis and its role in cardiovascular diseases. Frontiers in Cell and Developmental Biology, 9, 596702.

Yeo, G. C., Keeley, F. W., & Weiss, A. S. (2011). The molecular and cellular biology of elastin. Advances in Protein Chemistry and Structural Biology, 82, 1-36.

Alıntılanan çalışmalar

  1. Kolajen Nedir? Kolajen Faydaları Nelerdir? | Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.anadolusaglik.org/saglik-rehberi/kolajen-nedir-kolajen-faydalari-nelerdir
  2. COLLAGEN STRUCTURE AND STABILITY - PMC, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2846778/
  3. ORAL KOLAJEN TAKVİYELERİ VE OLASI ADVERS ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ - DergiPark, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3676028
  4. A Comprehensive Review on Collagen Type I Development of Biomaterials for Tissue Engineering: From Biosynthesis to Bioscaffold - PMC - PubMed Central, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9496548/
  5. Kolajen Nedir? Kolajen Ne İşe Yarar? - Acıbadem, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/kolajen-nedir/
  6. Kollajen - Vikipedi, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/Kollajen
  7. Kollajen ve elastin sentezi.pdf, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/167580/mod_resource/content/1/Kollajen%20ve%20elastin%20sentezi.pdf
  8. Biochemistry, Collagen Synthesis - StatPearls - NCBI Bookshelf, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK507709/
  9. Post-translational modifications of collagen and its related diseases in metabolic pathways - PMC - PubMed Central, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC12138068/
  10. POSTTRANSLASYONEL MODİFİKASYONLAR, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=23896
  11. Glycosylation Modulates the Structure and Functions of Collagen: A Review - PubMed, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38611696/
  12. Collagen Structure-Function Mapping Informs Applications for Regenerative Medicine - PMC - PubMed Central, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7824244/
  13. Kolajen Hidrolizatının Fonksiyonel Bir Bileşen Olarak Gıda Endüstrisinde Kullanılması, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/pub/akademik-gida/issue/55786/763643
  14. Promoting collagen synthesis: a viable strategy to combat skin ageing - PMC, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC11995770/
  15. Elastin - Vikipedi, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/Elastin
  16. Elastin: What it is, Structure, Function & Supplements - Cleveland Clinic, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://my.clevelandclinic.org/health/body/22482-elastin
  17. Mechanical Properties and Functions of Elastin: An Overview - MDPI, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.mdpi.com/2218-273X/13/3/574
  18. Proteinler, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=81437
  19. (PDF) Tropoelastin and Elastin Assembly - ResearchGate, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.researchgate.net/publication/349635011_Tropoelastin_and_Elastin_Assembly
  20. Tropoelastin and Elastin Assembly - PMC - PubMed Central, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7947355/
  21. Tropoelastin and Elastin Assembly - Frontiers, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.frontiersin.org/journals/bioengineering-and-biotechnology/articles/10.3389/fbioe.2021.643110/full
  22. DOKULAR - Mustafa Altinisik, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.mustafaaltinisik.org.uk/89-1-23.pdf
  23. Elastin - Wikipedia, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Elastin
  24. Elastin Structure, Synthesis, Regulatory Mechanism and Relationship With Cardiovascular Diseases - Frontiers, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.frontiersin.org/journals/cell-and-developmental-biology/articles/10.3389/fcell.2021.596702/pdf
  25. Clinical Relevance of Elastin in the Structure and Function of Skin - PMC, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8239663/
  26. Tropoelastin bridge region positions the cell-interactive C terminus and contributes to elastic fiber assembly | PNAS, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.1111615108
  27. Elastin Structure, Synthesis, Regulatory Mechanism and Relationship With Cardiovascular Diseases - PMC, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8670233/
  28. Unraveling the mechanism of elastic fiber assembly: The roles of short fibulins - PMC, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC2880191/
  29. Study of Elastin, Hydrolyzed Collagen and Collagen-like Products in a Tri-Layered Chitosan Membrane to Test Anti-Aging Skin Properties - ResearchGate, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.researchgate.net/publication/372370327_Study_of_Elastin_Hydrolyzed_Collagen_and_Collagen-like_Products_in_a_Tri-Layered_Chitosan_Membrane_to_Test_Anti-Aging_Skin_Properties
  30. MİYOGLOBİN (SERUM) -..:: GUVEN TIP ::.., erişim tarihi Eylül 25, 2025, http://www.guventip.com.tr/panel/r_dosya/miyoglobin(serum).pdf
  31. Hemoglobin - Dr. Ali COŞKUN, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.dralicoskun.com/2020/07/01/hemoglobin/
  32. Dynamical comparison between Myoglobin and Hemoglobin | Request PDF - ResearchGate, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.researchgate.net/publication/327441361_Dynamical_comparison_between_Myoglobin_and_Hemoglobin
  33. Differences between Hemoglobin and Myoglobin. - BYJU’S, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://byjus.com/biology/differentiate-between-hemoglobin-and-myoglobin/
  34. Hemoglobin and Myoglobin - The Medical Biochemistry Page, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://themedicalbiochemistrypage.org/hemoglobin-and-myoglobin/
  35. Myoglobin - Wikipedia, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Myoglobin
  36. Hemoglobin and Myoglobin | Integrative Medical Biochemistry Examination and Board Review | AccessPharmacy, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://accesspharmacy.mhmedical.com/content.aspx?bookid=1696§ionid=111398218
  37. 5-Biyoinorganik kimya.pdf - PowerPoint Sunusu, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://cdn.bartin.edu.tr/biyoteknoloji/087ba5129bfbeef30c561b2074d8ec61/5biyoinorganik-kimya_XEh1fr7.pdf
  38. χ şeklinde gösterilir. Z proton sayısını, erişim tarihi Eylül 25, 2025, http://cdn.istanbul.edu.tr/statics/istanbultip.istanbul.edu.tr/wp-content/uploads/2014/05/BiofizikDersNotlari.pdf
  39. Gıda » Makale » Pigmentler ve Et Rengi - DergiPark, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://dergipark.org.tr/tr/pub/gida/issue/6901/92263
  40. Biochemistry, Myoglobin - StatPearls - NCBI Bookshelf, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK544256/
  41. en.wikipedia.org, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Myoglobin#:~:text=Like%20hemoglobin%2C%20myoglobin%20is%20a,fewer%20total%20oxygen%2Dstorage%20capacities.
  42. Miyoglobin ve hemoglobin arasındaki fark nedir? : r/Mcat - Reddit, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.reddit.com/r/Mcat/comments/o6itey/whats_the_difference_between_myoglobin_and/?tl=tr
  43. Structural and functional alterations of myoglobin by glucose-protein interactions, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.researchgate.net/publication/263743279_Structural_and_functional_alterations_of_myoglobin_by_glucose-protein_interactions
  44. Hemoglobin (HGB) Nedir? HGB Düşüklüğü ve Yüksekliği - Memorial, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.memorial.com.tr/tani-ve-testler/hemoglobin-hgb-nedir-hemoglobin-degeri-kac-olmali
  45. Hemoglobin - Vikipedi, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://tr.wikipedia.org/wiki/Hemoglobin
  46. Hemoglobin Nedir? - Kan Hastalıkları, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.kanhastaliklari.org.tr/icerik/anemi-8/hemoglobin-nedir-198/512
  47. Hemoglobin: Structure, Function and Allostery - PMC, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7370311/
  48. Hemoglobin: Structure, Function and Allostery - PubMed, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32189307/
  49. HEMOGLOBIN AND MYOGLOBIN BIOCHEMISTRY - YouTube, erişim tarihi Eylül 25, 2025, https://www.youtube.com/watch?v=Qv-KExGKAYw